Küfr Sözlükte: Örtmek ve nankörlük etmek anlamlarına gelir.Terim olarak küfür, imanın zıddı yani inançsızlıktır ki Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberliği, Hz. Muhammed'in Allah katından getirdiği kesin olarak belli olan şeyleri kabul etmemektir. Binaen aleyh İslam’da inanılması gereken şeylere inanmayan kimseye gerçeği örttüğü için kâfir denir. İslam’a göre iman edilmesi zorunlu olan esasların birine veya bir kısmına inanmamak da küfürdür.  Küfür kalben olduğu gibi söz ve davranışla da olabilir. Her hangi bir zorunluluk olmadığı halde diliyle insanı küfre götürecek bir söz söyleyen, inanılması gereken şeyleri küçümseyen, onlarla alay eden yahut imanla bağdaşmayan işleri yapanlar da kâfir olur. Şu kadar var ki ağır (ölüm veya bir uzvun telef olması gibi) bir tehdit karşısında kalan kimse kalbi imanla dopdolu olduğu halde istemeyerek küfrü gerektiren söz söylerse dinden çıkmış olmaz. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Allah'a imandan sonra, kalbi iman ile sabit ve mutmain iken küfre zorlananlar müstesna olmak üzere, kim ki Allah'ı tanımaz ve göğsünü küfre açarsa, mutlaka onların üstüne Allah'tan bir gazap ve büyük bir azap vardır" (Nahl,106). İnsan yeryüzünde, yaratıcısını tanımak, bilmek ve O'na kulluk etmek üzere yaratıldığı için, bu hedeften uzaklaşarak, küfür bataklığına düşmesi kendisi için büyük bir bedbahtlıktır. Kâfir “Kefere" fiilinin ism-i fâili (sıfat-fiili) olup örten ve nankörlük eden kimse demektir. İslam terminolojisinde ise: İmanı olmayan kimseye verilen isimdir. Kalbinde imanı olmadığı halde, dışa karşı mü'min görünene "münâfık" denir. İki veya daha çok ilâh olduğunu söyleyerek Allah'a başkasını ortak koşan kimseye "müşrik", yahudilik veya hristiyanlığa bağlı olanlara "ehl-i kitap" adı verilir . Kur'ân-ı Kerîm'de "küfür" terimi ve türevleri pek çok âyette geçer ve imansız (ateist) kimselerin nitelikleri açıklanır: *Yahudilerin İslâm'a çağrıldığı bir âyette şöyle buyurulur: "Elinizdeki Tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğin Kur'ân'a iman edin. Onu ilk inkâr edenlerden olmayın. Âyetlerimi basit bir değere değişmeyin. Ve yalnız Ben'den korkun." (Bakara, 41). * "Şüphesiz, Meryemoğlu Mesih (İsâ), Allah'ın kendisidir" diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki bizzat Mesih şöyle demiştir: "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Çünkü kim Allah'a eş koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılar" (Maide, 72). Yahudi ve hristiyanların ilâh inancının, inkârcıları taklitten ibaret olduğu şöyle belirtilir:"Yahudiler; "Uzeyr Allah'ın oğludur" dediler. Hristiyanlar da: "Mesih (İsa) Allah'ı n oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir, güya bununla, daha önce yaşayan inkarcıların sözlerini taklit ediyorlar" (Tevbe, 30). Küfrü gerektiren bazı bozuk akîde veya inkâr halleri -Allah'ı inkâr etmek, O'na şirk koşmak, Allah'ın oğlu olduğuna inanmak, O'nun sıfatlarından birini bilerek inkâr etmek; -Allahü Teâlâ'yı yüceliğine uygun olmayan bir şekilde nitelemek, isim veya emirlerinden birisiyle alay etmek, hafife almak veya Allah'a noksanlık isnat etmek; -Allahü Teâlâ'nın sıfatlarının yaratılmış olduğunu söylemek veya bu konuda şüpheye düşmek. - Yine Allah'ın ilmini inkâr eden, Allah'ın rahmetinden ümit kesen ve azabından emin olduğuna inanan da küfre düşer. Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur: * "Şüphesiz, kâfirlerden başkası, Allah'ın rahmetinden ümit kesmez" (Yûsuf, 87), *"De ki: Ey kendileri aleyhinde sınırı aşanlar, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları yarlığar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir" (Zümer,53). -Peygamberlik müessesesini kökten kabul etmemek veya herhangi bir peygamberin nübüvvetini inkâr da küfürdür. Bu yüzden diğer peygamberleri kabul etmekle birlikte Hz. İsa ve Hz. Muhammed'i Allah elçisi olarak kabul etmeyen yahudiler, yine Hz. Muhammed'in peygamberliğini tanımayan hristiyanlar küfre düşmüşlerdir. (Gazâlî, el-İktisad, 112) -Kur'ân-ı Kerîm'in tamamını, bir sûre, bir âyetini veya bir hükmünü, bir emir ve yasağını inkâr etmek küfürdür. Yine Kur'an'dan oluşu konusunda icmâ (ittifak) bulunan bir kelimeyi veya tevâtür yoluyla sâbit olan bir okuyuş tarzını inkâr etmek, Kur'ân'a bir şey ilâve etmek küfürdür. Kur'ân'ı Kerim'in kendisi, -bir sûresi veya bir âyeti ile alay etmek, onu küçümsemek ve hafife almak da, kişiyi dinin sınırları dışına çıkaran hallerdendir. (S. Kılavuz, İman-Küfür Sınırı,114-115) -İslâm'da iman konuları bir bütündür. İnanılması gereken esaslardan herhangi birisini inkâr etmek bütünü inkâr anlamına gelir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Allâh'ı ve peygamberini inkâr ederek kâfir olan, biz bir kısmına inanırız bir kısmına inanmayız diyerek Allah ve Rasûlü'nün arasını ayırmaya kalkışan ve böylece imanla küfür arasında bir yol tutmaya çalışan kimseler, gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz o kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır" (Nisâ, 155). -Kur'ân-ı Kerim'de veya sahih hadislerde bildirilen ve üzerinde ihtilâf bulunmayan İslâmi emir ve yasaklardan birisini inkâr etmek küfürdür. İçki, kumar, zina gibi yasakları helâl saymak bu niteliktedir. Ancak "büyük günah (kebîre)" denilen haramları işlemek kişiyi dinden çıkarmaz Peygamberlik müessesesini inkâr edip yalnız "Allah'tan başka ilâh yoktur" kelime-i tevhîdini söyleyen deistler İslâm'a girmiş olmazlar. "Hz. Muhammed (s.a.s)'in, Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim" anlamındaki kelime-i şehadeti de ilâve etmeleri gerekir. Yahudi ve hristiyanlar gibi başka bir dine mensup olanların ise İslâm'a girebilmeleri için inanarak kelime-i şehadet getirme yanında önceki dini ile bir ilişkisinin kalmadığını da ifade etmesi gerekir. Bu gibilerin; "Ben mü'minim ben müslümanım, inandım ve İslam'a girdim" gibi sözleri yeterli olmaz. Müslüman, Cenab-ı Hakk'ın yeryüzüne gönderdiği, Kur'an'da ismi zikredilen veya edilmeyen tüm peygamberlere inanır. Böyle olunca İslâm inancı evrensel niteliklere sahiptir. Kökeninde yahudi ve hristiyanlığın bozulmamış orjinal şekillerini de kapsamına almaktadır. Kısaca Allah'ın emir ve yasaklarını, bütün İslamî hükümlerini kabul ederek İslam'ı bir nizam olarak görmek iman gereğidir. Bunlardan bir kısmını red etmek veya İslâm'ın çağımızda uygulanmasının mümkün olmadığını ileri sürüp bir hükmünü bile olsa red eden kimseler kâfir olur.