Yine birbirine girmeye başladı ortalık. Konu malum. Jeotermal santralleri Aydın’ın çevre kirliliğini, tarım üretimini bozuyor / bozacak. Yıllardır sonu gelmeyen tartışma.  Kimse enerji üretilmesine karşı değil. Kimse tarım alanlarının zarar görmesini istemiyor. Ama kimse bir araya gelip te bir ortak akıl üretemiyor. Aydın’da onlarca jeotermal santrali var. Bildiğimiz kadarıyla bazıları prosedürlere uymayarak çevreye atık boşaltıyor ve nihayetinde çevresel kirlilik yaratıyor.  Duyarlı sivil toplum kuruluşları “haklı olarak” tepkilerini dile getirirken kurunun yanında yaş da yanıyor. Şimdi soruyorum. Madem ki sağlıksız şekilde bir üretim varsa kim denetliyor? Geçtiğimiz bu işletmelere ne kadar ceza kesildi? Ne gibi yaptırımlar uygulandı? Çevreye zarar veren ve bu yüzden çalışma ruhsatları iptal edilen bir firma var mı? Bu iptal sürecinde araya kimler girdi ve işler tersine döndü? Aydın’daki ziraat odalarının jeotermalin çevresel etkileri üzerine bir çalışması var mı?  Boş keseden atmak kolay. Her kafadan bir ses çıkıyor ama gerçeklere ulaşmada hala çok başarısızız. Kime sorsan “Jeotermal İstemiyoruz” diyor. “Neden?” diyorsun. “Çevreyi bitiriyor” diyor. Yani dünyanın en temiz enerji kaynaklarından birini kendi elimizde canavara dönüştürüyoruz. Bir yetkili de çıkıp demiyor ki; “Jeotermal Enerji şöyle üretilirse doğaya minimum zararı verir” diye. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak bu herhalde.  6964 sayılı Ziraat Odaları Birliği Kanununun 1.Mecburi Hizmetler bölümü C fıkrası bakın ne diyor. “Ziraatin gelişmesi için gerekli gördüğü mevzuat değişikliklerinin yapılabilmesi veya yeni mevzuatın tedvini maksadıyla Odalar Birliğine teklifte bulunmak.” 10 yıl sonra Aydın’da bir tane incir ağacı kalmadığında, “Biz şimdi ne yetiştireceğiz?” diye soran oldu mu? Jeotermal istemiyoruz demekle olmuyor bu işler…