Düşüncelerine çok kıymet verdiğim biri hep şöyle derdi ‘24 saat Türkiye için çok uzun bir zaman’…
Gerçekten şu yaşadığımız olayları da ele aldığımızda bu sözün ne kadar doğru olduğunu daha da iyi anlamaya başladım. Başka coğrafyaların haftalara, aylara sığdırdığı olayları biz günlere hatta saatlere sığdırıyoruz. Bu durumu millet olarak tez canlılığımıza yormak isterdim fakat bir Akdenizli olarak bu pek de mümkün görünmüyor. Bu yazıyı kaleme aldığım gün o felaketin ardından tam bir ay geçti. Biz o bir aya neler sığdırdık kısaca özetleyeyim. Öncelikle gündemi en çok altın gününün tarafları meşgul etti, bununla yetmedi piknik sofrası bende varım dedi. En çok gündemde olması gereken ama aradığı popülariteyi bulamayan Hilal-i Ahval topluluğu da yolun karşısından bir selam çakıp gözlerden uzaklaştı. Tüm bunlar olurken bakın depremin ardından tam bir ay geçmiş, bunun altını özellikle çizmek isterim. Hatay’da insanlar su diye feryat ediyorlar, bakın hala! Su bölgede o kadar yok ki insanlar salgın riskinden falan bahsediyor. Birde tabi hala çadırda kalan insanlar var ve rüzgârdan başlarını sokacak tek şeyleri olan çadırları uçuyor. Bakın deprem olalı bir ay olmuş tekrarlamak isterim çünkü bizim millet olarak B12’mizde biraz sorun var. Bunlar hakkında daha sayfalarca yazmak isterim fakat şartlar el vermiyor.
Ne diyelim o zaman filler tepişir ezilen hep otlar olur.
Trend Haberler
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi
Kuşadası'nda zamlara karşı çare sobalar oldu