Ne demiş Yaşar Kemal: ‘Bu ülkede dört şey olmayacaksın; kadın, çocuk, ağaç, hayvan.’ Teoride en değer verdiğimiz fakat pratikte en çok zulmettiğimiz dört şey. Her birine yapılan zulümler, işkenceler birbirinden beter.
Öncelikle şunu söyleyerek başlamalıyım ki müthiş bir hayvan severim ve onlardan gördüğümüz sevginin kesinlikle karşılıksız ve sonsuz olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. Bu güzel şeylere yapılan kötülükleri gördüğümde kendi türümden tüm benliğimle iğreniyorum. Bu insanlardan iğrenirken de kendimi neden yaptıklarını düşünmekten alıkoyamıyorum. Katledilen ağaçlarımız, imar için bilinçli bir şekilde yok edilen ormanlarımız ve daha niceleri… Dünya tarihinde yaşadığı toprakları bu kadar zarar veren, kendine bu kadar düşman biriktiren bir tür daha gelmemiştir sanırım. Garip bir çelişki tabi…
Fakat en alçak çelişkiyi son bırakmak istedim. Kadınlarımız, annelerimiz; onları konu edinen binlerce şiir, roman, güzel sözler… Görseniz harbiden kadınlara değer veriyor sanırsınız. Ama size acı bir tablo sunayım: 2023 yılını neredeyse yarıladığımız şu dönemde sadece şiddetten ölen kadınların sayısı 109’a ulaştı bile. Eminim bu yazı yayınlanana kadar daha da artacaktır. Aslında bakarsanız kadınlar değerlidir bizim için, onlar methiyeler dizeriz ama onaylamadığımız bir şeyi yaptıklarında ağzının ortasına bir tane vurmaktan da bir şey olmaz canım. Sokaktan sarılan bir çift görürüz başlarız hemen papağan gibi ötmeye ama bir erkek bir kadını dövse karışmayız ne de olsa aile içi mesele. Garip bir toplumuz biz; çocuğumuza “seni seviyorum” demekten çekinir ama toplum içinde rencide etmeye bayılırız. Aslına bakarsanız biz sevmeyi bilmeyen bir toplumuz, bilsek bile göstermek konusunda baya beceriksiziz…