2017 senesiydi sanırsam. Güzel ülkem Türkiyem için yaklaşık 15 kıta olarak yazmış olduğum şiirimi bir besteye dökmüş, besteyi, o naif sesi ile hakikaten ağzına çok yakışacağını düşündüğüm Canan kardeşime okutmuş ve yayınlamıştık. Gelen olumlu tepkiler, bu projeyi daha profesyonelce tekrar ele almamızı zorunlu kıldı açıkçası. Ve süreç; Milletimizin çok sevdiği, sahiplenip bağrına basığı, “BİR SEVDASIN TÜRKİYEM” bestemizin Türk Halk Müziğine kazandırmamızla nihayete erdi. Bir Sanat adamı iseniz, Kamuya açık bir işle uğraşıyorsanız tabii ki her türlü eleştiriye de açık olmalısınız. Bu nedenle gelen olumlu olumsuz eleştirileri bu minvalde değerlendiririm. Lakin; eleştiriler arasında, IRKÇI FAŞİST suçlaması ile karşılaşıncaya kadar. İnsanın yaşadığı topraklara, ülkesine, bayrağına, vatanına sevda beslemesini ve bu sevdasına “Bir Sevdasın TÜRKİYEM” diye türkü yakmasını “ırkçılık” olarak nitelendirmek açıkçası anlayabileceğim, değerlendirebileceğim bir durum değil.
Sığ ve kategorik bakışın bir versiyonunu da daha evvel yaşamıştım. Şöyle ki; 2016 senesinde Milli Mücadelenin Kahramanı, Ülkemizin kurucusu Aziz Atatürk için bir eser yazmış, bestelemiş ve klipleştirerek yayınlamıştık. Yerel medya da haber olunca, eserimiz ilginin odağı olmuş taraflı tarafsız olumlu olumsuz eleştiriler almıştı. Bu eserden sonra da bizi, gıyabımızda “Komünist” olmakla itham edenlerin olduğunu duymuştum. Resim sanırım ortaya çıkmıştır. Atatürk ve Cumhuriyet dediğimiz için “Komünist” olurken, Vatan Bayrak Sevdalısı olduğumuz için IRKÇI oluyorduk bazı zevat için.
MİLLİYETÇİ ATATÜRKÇÜ DİNDAR
Hep söyler yazarım, tekrar söylemekte fayda görüyorum. Bir insan; Vatan Bayrak sevdalısı bir “Milliyetçi”, aynı zamanda “Cumhuriyetle barışık Atatürk hayranı”, aynı zamanda Türk Milletinin Milli Manevi değerlerini içselleştirmiş, “samimi bir dindar” pekala olabilir. Kaldı ki ben de kendimi böyle tanımlarım. Bunların birbirinin karşıtı değil, bilakis tamamlayıcısı olduğunu düşünürüm. Ama bazı insanlar, her söylemin her değerin patentinin sadece bir kesime ait olduğunu varsayıp insanları bu şekilde kategorize etmeyi ısrarla sürdürmekteler. Bunu red etmek gerekiyor. Ayrışmamaya, kutuplaşmamaya, bir ve birlik içinde kardeşçe bu cennet Vatanda yaşamaya ihtiyacımız her zamankinden daha fazla. Anlaşılan bazı kavramların oturması için baya bir yol kat etmemiz gerekecek.
Sevgi ve Muhabbetle…