Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğaseverler Derneği (EKODOSD) Söke ilçesine bağlı Güllübahçe sınırlarında yer alan Samson Dağları'nın güney yamaçlarına kurulmuş 12 İon kentinden bir tanesi olan Priene Akropolü'ne çıktı. Bölgeyi farklı özellikleri ile yakından tanıma fırsatı bulan doğaseverler, antik kenti ve çevresini büyük bir merakla gezdi. Düzenledikleri gezi etkinliği kapsamında açıklama yapan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, ''Antik çağın ünlü tarihçisi Herodot’un “Burada yaşayan insanlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altına ve en güzel iklime sahip yörede kurmuşlar.” dediği coğrafyanın güzelliklerini keşfettik'' dedi.
''GEÇMİŞE TANIKLIK ETMİŞ MEKANLARI ZİYARET ETTİK''
Gezi sırasında doğanın türlü güzelliklerini yerinde inceleme fırsatı da yakaladıklarını belirten Sürücü, ''Engebeli arazilerde ürünlerini toplayan zeytin emekçileriyle sohbet edip, Akdeniz Bitki Örtüsü’nün en güzel örneklerini izleyerek yukarıya doğru tırmandık. Yağmurun arkasından oluşan küçük şarlaklardan, derelerden geçtik. Suların coşkuyla aktığı vadideki bir çınar ağacının dalındaki insan suretini ve gövdesine sarılan sarmaşığı ilgiyle izledik. Eski yıllara göre çok az kalan keçi sürülerinin geleceğini çobanlarla konuştuk, oğlaklarını sevdik. Kızılcam ormanlarıyla PrienE Akropolünün arasında ilk defa bir yapılaşmayla karşılaştık. Doğanın içinde havuzlarıyla birlikte betonarme binayı görünce çok şaşırdık. Aşağı Büyük Menderes Havzası’nın geometrik şekilli ovalarını, Bafa ve Azap Göllerini, İonlar ve Persler arasındaki dünyanın en kanlı deniz savaşının geçtiği Lade Adası’nı, Büyük Menderes Deltası’nı ve Ege Denizi’nin parlayan sularını aynı anda görmenin mutluluğunu yaşadık. Akropolden inerken her zaman kullandığımız rotada çok zorlandık. Kepçeyle yapılan çalışmalar sonucunda bitki örtüsü tamamen ortadan kalkınca, yağan yağmurlarla birlikte oluşan suların hem verimli toprakları hem de yolu götürdüğünü gördük'' dedi.
''ANTİK DÜNYANIN DERİNLİKLERİNE İNDİK''
Etkinliğin sonunda, Priene antik kentini profesyonel turist rehberi Hakan Bahçecioğlu’nun anlatımıyla dolaştıklarını anlatan Sürücü, ''Izgara plan sistemi ile şehir planlamanın babası sayılan Miletli Hippodamos’un tasarımıyla gerçekleşen, Alman arkeolog Theodor Wiegand’ın “Küçük Asya’nın Pompeisi” dediği Priene’nin içinde dolaşırken antik dünyanın derinliklerine indik. O dönemde yaşayan insanların temiz suya erişimi için kullandıkları su yollarını, kanalizasyon alt yapısını izlerken hayran kaldık. Eşsiz doğal ve kültürel peyzajı, panoramik manzarası, antik dönem hikayeleri ve muhteşem yapılarıyla UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kabul edilen Priene’in kalıcı listeye de alınacağını umuyoruz. Ancak hemen yakınında inşa edilen cezaevi gibi ve kuzey bölgesinde başlayan yapılaşmaların çoğalması halinde Priene doğallığını kaybedebilir. Özellikle kuzey bölgesindeki ormanlık alanlarda hiçbir faaliyete izin verilmemeli, bütüncül korunması sağlanmalıdır. Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın sınırlarının Kurşunlu Manastırı ve Fındıklıkale’yi içine alacak şekilde genişletilmesi gerçekleşirse, Priene’nin de buna dahil edilmesi bütüncül bir koruma sağlayacak, içinde doğal ve kültürel açıdan zenginliklerle dolu Türkiye’nin en önemli milli parkı haline gelecektir. Bu durum gerçekleşirse Samson Dağları’nın bütüncül korunmasını sağlayacak ve bölge halkının da ekonomik olarak gelişmesine önemli katkısı olacaktır.
