JRC’den yayımlanan iklim raporunda, “Avrupa çapında yapılan ilk değerlendirme, mevcut iklim politikaları küresel sıcaklık artışını 3 derece ile sınırlandırmayı başarsa bile, sıcaklık kaynaklı ölümlerin artabileceğini ortaya koymaktadır. Ek adaptasyon önlemleri alınmazsa, bu yüzyılın sonuna kadar yılda 55 bin ek ölüm meydana gelebilir. Sıcaklığa bağlı ölümlerdeki bu yüzde 13,5'lik artış, iklim eylemini geciktirmenin maliyetini vurgulamaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, soğuğa bağlı can kayıplarının 1991-2020 yılları arasında daha fazla olduğu, ancak 3 derecelik bir sıcaklık artışında, sıcak kaynaklı ölümlerin üçe katlanabileceği uyarısında bulunuldu.
Rapor şöyle devam etti:
“Çalışmaya göre, şu anda (1991-2020 temel dönemi) aşırı sıcak veya soğuğa atfedilebilecek toplam ölüm yükü Avrupa genelinde yılda 407 bin ölüme denk gelmektedir. Yılda yaklaşık 363 bin 500 kişi soğuktan, 43 bin 700 kişi ise aşırı sıcaktan ölmektedir."
"3 derecelik bir ısınma senaryosunda, projeksiyonlar ısıya bağlı ölümlerde bugüne kıyasla üç kat artış olabileceğini göstermektedir. Sıcaklığa bağlı ölümler tüm bölgelerde artacak olsa da, güney Avrupa bölgelerinin en büyük ek yükü çekmesi beklenebilir."
"Çalışmaya göre, 3 derecelik ısınma senaryosunda, Yunanistan'da sıcaklığa bağlı ölümler yılda 1730'dan 4 bin 767'ye, Fransa'da 3 bin 61'den 13 bin 564'e, İtalya'da 10 bin 433'ten 28 bin 285'e ve İspanya'da 4 bin 414'ten 20 bin 194'e çıkacaktır.”
JRC, 2050 yılı itibarıyla özellikle Avrupa’nın güneyinde tehlikeli koşulların oluşabileceğini, kuzey Avrupa’da yazların sıcak geçeceğini, ölüm riskinin ise az olacağını belirtti.
“2050 yılına gelindiğinde, Avrupa'daki sıcak noktalar öncelikle güneyde, özellikle İspanya, İtalya ve Yunanistan'daki bölgelerde yoğunlaşacak, ancak Fransa'nın önemli bir bölümünü de ilgilendirecektir. Kuzey Avrupa'da yazlar daha sıcak geçecek ancak ölümcül olmayacaktır."
"Bu bölgeler yaşlanan nüfus nedeniyle aşırı sıcaklara karşı daha savunmasız hale gelecektir. Kanıtlar, politika yapıcıları ve yetkilileri, özellikle aşırı sıcak ve soğuk dönemlerinde, daha hassas bölgelere ve topluluklara öncelik vererek, halk sağlığı sistemlerine yönelik benzeri görülmemiş zorluklara karşı harekete geçmeleri konusunda destekleyebilir.”
