“Sizler her sıkıntıyı kötülük, her iyiliği de faydalı görürsünüz. Halbuki sizin şer sandıklarınız da bir hayır, hayır zannettikleriniz de bir şer olabilir.” (Bakara, 216. Ayet)
“Her zorluğun sonunda bir kolaylık vardır. Dünyada hiçbir şey ebedi-devamlı değildir. Safa da, cefa da sınırlıdır.” (İnşirah suresi, 5-6. ayet),
Yüce Allah buyurur ki; “(Ey müminler) Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Hakkınızda kötü-şer zannettiğiniz şeyler sizin için hayırlı olabilir. Faydalı zannettiğiniz işlerin sonu da sizin için şer olabilir. İşin gerçeğini ulu Allah cc hazretleri bilir, sizler bilemezsiniz.” (Bakara, 216. Ayet)
Onun için kötülüklere metanetle sabırla katlanmak ve ondan kurtulmak için çalışmalısınız. Ortaya çıkan sıkıntılarda, kötülüklerde, hastalık ve zararlardan sonra mutlaka bir iyiliğin var olduğunu bilmeliyiz.
Yüce Allah, İnşirah Suresinde (5.-6. ayetlerde) “Elbette her zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Yokuşu zorlayarak çıkan insan tepede rahatlar ve ferahlar. Vatan için ölmeyi göze alamayanların o vatanda yaşama hakları yoktur.
Burada aslında iki kolaylık vardır; biri dünyada, diğeri ise ahirette. Ahiretteki kolaylık, malum sabretmek şartıyla cennettir. Dünyada da zorluğa karşı sabır ve azimle mukabele edildiğinde neticesi kolaylıktır demektir. Yani zorluğun çaresi vardır, çözümsüz değildir. Ancak bu kolaylık sabreden ve zorluğu yenmek için azmedenler içindir. Bunu yapmayanlar için böyle bir şey söz konusu değildir.
**
Covid-19 pandemi salgını bir seneye yakındır tüm insanların baş belası haline geldi. İnsanı eşinden, işçiyi, çiftçiyi, esnafı, patronu işinden eden ve dünyada yaklaşık 2 milyona yakın insanın canını alan bu salgının içinde de sonunda da bir ferahlık vardır. Ne malın, ne mülkün, ne makamın ve mevkiinin tesir etmediği, adına virüs denen corona insanlığın huzurunu kaçırmış, dünyanın düzenini alt-üst etmiştir.
Demek ki, kötülükler, sıkıntılar, felaketler de, iyilikler, mutluluklar, sefalar ve tatlılıklar kadar önemlidir. Bütün mesele felaketler karşısında alınacak tedbirler, tavırlar, olumlu hareketlere bağlıdır. Mutlaka ateş düştüğü yeri yakar. Sel bendini yıkar. Kurşun geçer ama deler de geçer. Yani yağmur yağar bereket, yağmur sel olur felaket getirir.
Bir de bu felaketlerin manevi boyutu vardır. Sabır, metanet, anlayış, saygı, sevgi, yardımlaşma gibi insani erdemleri canlandırır. Sosyalleşmeyi, insanların empati sempatisini çoğaltır. İnsanları düşünmeye, diğerlerini anlamaya sevk eder. İnsanı maddi ve manevi kirleten günah ve mâsiyetlerden uzaklaştırır. İsyan etmeyen metanetle, sabırla, sefa ve afiyet dileyen insanları günahlardan temizler.
R.SAV. efendimiz hastalıktan ızdırap çeken, felaketler karşısında tedbirli olarak rabbine sığınan müminlerin sonbaharda sararan ağaç yapraklarının döküldüğü gibi günahları dökülür. Mümin çektiği ızdırap ve sıkıntı nedeni ile anasından doğmuş gibi saf ve temiz olur. Yani hastalıklar, felaketler, sıkıntılar insanın kirlenmiş düşüncelerini, ruhumuzu, ahlakımızı, istikametimizi temizler, buyurmuştur.