Alangüllü Mahallesi’nde bir enerji şirketine ait yeni bir jeotermal kuyu açıldığını öne süren Aydın, “Burası incir ve zeytin ağaçlarının bulunduğu birinci sınıf tarım arazisi. Kanunen bu alanlarda jeotermal santral ya da başka bir endüstriyel tesis kurulması yasak, ancak kurallara uyan yok. 2021 yılında bu bölgede toprak yarılmaları, çatlamalar ve göçükler meydana gelmişti. Şimdi aynı bölgede yeni sondaj çalışmaları yapılıyor” dedi.
Aydın, jeotermal sondaj çalışmalarının çevresel etkilerinin yanı sıra depremleri tetiklediğini savundu. Yüksek basınçlı uygulamalar ve yer altı sularının çekilmesi nedeniyle yer altında boşluklar oluştuğunu belirten Aydın, şunları söyledi:
“Jeotermal santrallerin olduğu bölgelerde radon gazı çıkışı ve deprem fay hatları bulunuyor. Germencik’te 2021’de meydana gelen çatlaklar ve göçüklerin ana sebebi, jeotermal santrallerin yer altı sularını aşırı derecede çekmesi ve sondaj sırasında uygulanan basınçtır. Germencik, dünyada yüzölçümü başına en fazla jeotermal kuyu ve santralin bulunduğu ilçelerden biri. Aynı zamanda, 3-3,5 şiddetindeki mikro depremlerin en yoğun görüldüğü bölgelerden biri. Bu depremlerin, bilimsel çalışmalarla jeotermal santrallere bağlı olduğu tespit edildi.”
Aydın, Pamukkale ve Dokuz Eylül üniversiteleri tarafından yapılan araştırmalara göre, Aydın genelinde jeotermal santrallerin faaliyet göstermeye başlamasından sonra depremlerin binlerce kat arttığını iddia etti. Germencik’in bu depremlerden en çok etkilenen bölge olduğunu ifade eden Aydın, “Germencik ilçesinde yüksek derecede hem yıkıcı, hem de şiddetli bir deprem beklenmekte. Önümüzdeki süreçte olabilecek olan bu depremin tetikleyici unsuru ise maalesef bağrımıza hançer gibi saplanan jeotermal santraller” dedi.