Ege Üniversitesinden Emrah Aslan 2008 yılında Germencik Alangüllü’de “Alangüllü Jeotermal Kaynağının Kimyasal Özellikleri Ve Çevreye Olan Etkilerinin Uzaktan Algılama Ve CBS Kullanılarak Belirlenmesi” adlı yüksek tez çalışması yaptı. Bu tez çalışmasında jeotermal suların sahip olduğu kimyasal özelliklerden dolayı çevreye olan etkisi, su ve toprağa bulaşma düzeyleri araştırılmıştır. Bu çalışma sonucu; 1. Araştırma alanında bulunan jeotermal kaynakların boşalım gösterdiği dere ve yan derelerin suları Hıdırbeyli sulama barajında toplanmaktadır. Jeotermal suların yoğun olarak karıştığı derelerden su çekilerek tarımsal amaçlı kullanımı sonucu, jeotermal suların sahip olduğu kimyasal madde ve zararlı etmenlerden dolayı tarımsal arazilerin olumsuz olarak etkilendiği belirlenmiştir. 2. Jeotermal suyun karışım gösterdiği Hıdırbeyli sulama barajı suları ile sulanan topraklardan alınan örneklerde suda çözünebilir toplam tuz içeriği oldukça yüksek bulunmuştur. Jeotermal suların etkili olduğu dere ve yan derelerden yapılmaya devam edilen sulama sonucu toprakta tuz birikiminin, sınır değerlerinin oldukça üzerinde olduğu belirlenmiştir. İleriki safhalarda, bu sularla devam edilen sulama işlemi sonucu, tuz birikiminin artarak toprağın çoraklaşmasına neden olacağı söylenebilir. 3. Jeotermal suların, bünyesinde bulundurduğu yüksek konsantrasyondaki Bor elementinin, yapılan sulama ile toprakta yoğunlaşması sonucunda bitkilere toksik etki yaptığı ve zarar verdiği analizler sonucu belirlenmiştir. Yüksek Bor konsantrasyonuna sahip sıcak özellikteki jeotermal suların soğuk yer altı sularına veya yüzey sularına karışıyor olması tarımsal alanlar için büyük bir tehlike yaratmaktadır. Termal kaynakların çevresindeki tarım arazilerinde Bor konsantrasyonu toksite sınırı olan ve ancak Bor toksisitesine dayanıklı bitkilerin yetişebileceği 3 ppm sınırının oldukça üstünde bulunmuştur. Emrah Aslan’ın yaptığı çalışmada Hıdırbeyli sulama barajında Demir=3.7; Mangan=3.8; Krom=2.6; Kurşun=8.6; Kadmiyum=1; Çinko=1.25; Bakır=4.9; Kobalt=2; Bor=5 kat normal seviyeden fazla saptandı. Bu çalışmanın yapılmasından on yıl kadar sonra, 2018 yılı Eylül ayında Germencik ilçesinin içinden geçen İlçayı’nın suyu üç gün süre ile kan kırmızısı renginde aktı. Ulusal basına yansıyan bu sorunun sebebini aslında Aydın’da herkes çok iyi biliyordu, jeotermal akışkanları. Aydın’da dereler, çaylar ve Menderes nehri uzun süredir jeotermallerin akışkanlarını buralara bırakması sonucu rengarenk akıyor, su içindeki balıklar az yada çok her gün ölüyor. Germencik Çevre ve Doğa Derneği, Cumhuriyet Savcılığı’na İlçayı’ndaki kirlilik sebebinin bulunması, yapanların cezalandırılması talebi ile suç duyurusunda bulundu. İşte bu dava sonucu bilirkişiler İlçayı’nda kirlilik yapan sebepleri araştırma amaçlı dört noktadan; Maren jeotermal santrali ile Hıdırbeyli mezarlığı arası büz üstü-Hıdırbeyli mezarlığı noktasında büz ağzı-Hıdırbeyli mezarlık dere kenarı-Hıdırbeyli sulama barajından su numunesi alarak laboratuvar analizi yaptılar. Laboratuvar analiz sonuçları 2019 yılı Mart ayında açıklandı. Bu laboratuvar sonuçlarında Hıdırbeyli mezarlık büz üstü- Mezarlık dere kenarı arası noktalarında bazı ağır metal miktarları Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğindeki normal sınır seviyelerinden ; Antimon=42.420; Arsenik=1.248; Bakır=6.4; Baryum=591; Bor=2.5; Civa=430; Çinko=7.7; Demir=62.835; Kadmiyum=80; Krom=1.222; Kurşun=640; Mangan=8.226; Molibden=833; Selenyum=250; Siyanür=200; Sodyum=17.9; Toplam Organik Halojenler=16.6 kat fazlası saptandı. Bu sonuçlar tek kelime ile facia. İlçayı’nın kan kırmızı akması tesadüf değil, çünkü suya kırmızı rengi veren Demir, dere içinde normalin 62 bin katından fazla çıkmıştır. Bu çalışmada çıkan sonuçların olayın gerçekleşmesinden dört ay sonra bulunması, İlçayı’nda yaşanılan çevre kirlililiğinin boyutunu göstermesi adına anlamlıdır. Bilirkişilerin yaptığı araştırmada Hıdırbeyli sulama barajında çıkan sonuçlar ise Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğindeki normal sınır seviyesinden; Antimon=620; Arsenik=1.366; Bakır=4.6; Baryum=340; Bor=2.5; Civa=430; Çinko=7.8; Demir=48.770; Kadmiyum=80; Krom=1.268; Kurşun=690; Mangan=4.556; Molibden=833; Selenyum=250; Siyanür=200; Sodyum=19.7; Toplam Organik Halojenler=102 kat fazlası saptandı. Bu sonuçlara bakınca Hıdırbeyli sulama barajındaki suyun kesinlikle tarımsal sulamada kullanılmaması gereken düzeyde kirlilik içerdiği görülmektedir. Burada çok daha önemli olan nokta uzun yıllar boyunca bu kirliliğin artarak devam etmesidir. Nitekim 2008 yılında Ege Üniversitesinden Emrah Aslan’ın Hıdırbeyli sulama barajında yaptığı çalışma ile 2018 yılında bilirkişilerin Hıdırbeyli sulama barajında yaptığı çalışma arasında geçen on yıllık sürede bazı ağır metal seviyelerindeki artış şu şekilde olmuştur: Demir=13.181; Mangan=1.198; Krom=487; Kurşun=80; Kadmiyum=80; Çinko=6.24; Bakır=0.9; Bor=0.5 kat fazla artmıştır. 2008 ve 2018 yıllarında Hıdırbeyli sulama barajında ve Hıdırbeyli deresinde yapılan çalışmalarda alınan örneklerde normalin binlerce kat fazlası saptanan ağır metallerin tek sebebi, bu bölgede bulunan jeotermal santrallerin çıkardıkları akışkanları geri reenjekte etmeyip dere, çay ve sulama barajına bırakmasıdır. Bu kirlilik su içindeki balıklar, bu su ile sulanan tarımsal ürünler, bu tarımsal ürünleri tüketen insanların yaşamasına fırsat vermeyecek boyutta fazla olup, sürdürülebilir bir durum değildir. Ne yazık ki Aydın’da jeotermal santrallerin çevreye ve canlı yaşamına verdiği zararlar her geçen gün artarken, günlük yaşanan örnekler ve kirliliği gösteren pek çok bilimsel çalışmalar olmasına rağmen, Aydın mülki amirleri bu kirlilikleri görmezlikten gelmekte, her hangi bir idari işlemde bulunmamaktadır. Oysaki sık sık tekrarlanan bu çevre kirlilik ihlalleri jeotermal santrallerin ruhsatlarının iptal edilmesini gerektirecek ciddi boyuttadır. Jeotermal santrallerin Hıdırbeyli sulama barajı ve barajın su kaynağını oluşturan derelerde yarattığı ağır metal kirlilikleri yetmezmiş gibi Aydın Valiliği bu bölgede kirliliğin daha fazla artmasına sebep olacak yeni bir uygulamaya da imza atmıştır. Aydın Valiliği Germencik İlçesi Kızılcagecik ve Çamköy Mahalleleri Mevkisinde, Maren Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan 3 tane jeotermal santral (3x33MWe) projesi için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı vererek, bu bölgede yeni jeotermal santrallerin yapımına onay vermiştir. Bu karar Hıdırbeyli sulama barajında var olan kirliliği ve bilimsel çalışmaları görmezlikten gelen Aydın Valiliğinin , bu bölgede yapılacak 3 tane yeni jeotermal santralin her hangi bir çevre kirliliği yaratmayacağına idarenin kefil olması anlamı taşımaktadır. Aydın Valiliğinin bu kararı doğru, gerçekçi, bilimsel ve hukuki olmayıp, Aydın halkı tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. Aydın’da yapılan jeotermal işletmeciliği, jeotermal enerji üretiminin temiz-çevre dostu-yenilenebilir enerji kaynağı olmadığını göstermektedir. Mevcut uygulamalarda ısrar Aydın kentinin topyekün bir şekilde kirlilik denizi altında boğulmasına, çoraklaşmasına, yok olmasına sebep olacağı kesindir.