Nazilli Belediye Başkanı sayın Kürşat Engin Özcan’a karşı bir husumetim söz konusu olamaz. Ayrıca kendisini de severim. Çünkü 4 kez yakalandığım Covid-19 (CORONA) rahatsızlığımda evime kadar gelip, geçmiş olsun dileklerinde bulundular. Sağ olsunlar. Kendisini severim de, Nazilli’yi ondan DAHA ÇOK severim. Amacım, O’nu seçim önü asla yıpratmak değildir. Başta Nazillispor olmak üzere birçok konuda yazdıklarımı, kendisiyle makamında karşılıklı konuşmuşumdur. MHP treninden inmiş, İYİ PARTİ trenine binmiş, orayı da karıştırıp AK PARTİ’nin hızlı trenine binmiş. Bunlar beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren taraf, Nazilli’ye görevi esnasında yaptığı yanlışlardır. Görev yaptığı 4 yıl içinde belediyenin satmadık malını bırakmadı. Kendisi döneminde belediye kapalı kutu oldu. Belediyeden hiçbir sağlıklı bilgi alınamıyor. Belediye borçlarının 600 milyonlara ulaştığı yazılıyor. Doğru mu? Yanlış mı? Bir açıklama yapılmıyor? Yüzlerce şikâyete rağmen çarşıdaki kaldırım işgallerine önlem alınmıyor. Köstebek yuvası haline gelen çarşı ve şehir içi yollar bakımsızlıktan kötü durumda. Bu konuda olumlu bir çalışma da yok. Nazilli Belediyesi borç içinde yüzerken seçim önü.. Belediyeye 50 işçi daha alınıyor. Belediye 10 çöp arabası almıyor, çöp arabası kiralıyor. Son günlerde kamuoyunda bunlar konuşuluyor. Aslı yoksa, çık aslanlar gibi yanlış bilgi de, doğrusunu söyle. Bu belediyenin ne duruma geldiğini gösteriyor. Nazilli Belediyesi, AK Belediyecilik ile tanıştı derken araç filosunu yenilemesi gerekirken, çöp arabası kiralayacak duruma düşmemeliydi. Açıkla Başkan, varsa 4 yılda yaptığın hizmetleri açıkla da size her gün methiyeler yazayım. Övgüler yağdırayım, ama yok maalesef.. Benim bu yaşta kimseyi bilerek üzecek bir yanlışım olamaz Başkan. Ancak “İÇİMDEKİ NAZİLLİ SEVGİSİ” BUNLARI YAZMAMI GEREKTİRİYOR. ** FİLİSTİNLİLER, NASIL KARDEŞ? Arapların Dünyaya iddia ettiği gibi Filistin, Yahudiler tarafından işgal edilmiş midir? “Tarih yalan söylemez” dedim araştırdım. 1837 yılında Filistin’de yapılan nüfus sayımında Yahudilerin sayısı 9 Bin’dir. Çok zengin olan Yahudiler, Arap Şeyhlerden arazi almaya başlar. 2000 yılının başında, Yahudilerin sayısı 100 Bin’e ulaşır. Yıllardır, fahiş fiyatlarla Yahudilere sattıkları arazilerini, YAHUDİLER İŞGAL ETTİLER DİYE FERYAT ETTİLER. Dünya kamuoyunu yanılttılar. Arap şeyhleri, 1925 - 1930 yılları arasında fahiş fiyatlarla arazilerini zengin Yahudilere satmaya devam ettiler. 1948 yılında Filistin’deki Yahudilerin sayısı 150 bini aştı. ARAP ŞEYHLERİN, Yahudilere sattıkları arap toprakları 2 milyon kilometre karenin üstündeydi. Yahudiler, 14 Mayıs 1948 yılında tapulu arazileri üzerine bugünkü İSRAİL devletini kurdular. Tarih yalan söylemez. Bu bilgiler tarih arşivlerinde mevcut. Sonrada Filistinliler, “YAHUDİLER TOPRAKLARIMIZI İŞGAL EDİP, DEVLET KURDULAR” yaygarası yaptılar. Dünya kamuoyunu yanılttılar, yanıltmaya da devam ediyorlar. Bu günlere maalesef böyle geldik. Çoğunun aslı Arap olan Filistinliler, Türk düşmanıdır. Birinci dünya savaşından sonra 30 Ekim 1918 yılında imzalanan Mondros Mütarekesi sonunda İngiliz kamplarında bulunan 15 bin Osmanlı Türk askerimizin gözlerini kör ederek şehit etmişlerdir.  Sonuç olarak Yahudiler, Filistin’i işgal etmemiş, satın aldıkları araziler üzerinde İsrail devletini kurdular. Vatan topraklarını satan Araplardan aldıkları toprak üzerinde İsrail Devletini kurdular. Araplarla, Yahudilerle (İsraille) 1967 yılında yaptığı 6 gün savaşlarında işgal ettiği arazilerden çekilmediler. Bunu gelecek yazılarımda örnekleri ile geniş olarak sizlere aktaracağım. ** UYUŞTURUCU İLE AMANSIZ MÜCADELE! Ülkemizde mültecilerin her geçen gün artması, çoğalması ile birlikte Uyuşturucu Ticareti ve Çete Hareketleri hız kazandı. İşleri güçleri olmayan ülkelerinde çoğunlukla uyuşturucu kaçakçılığı yapan bu insanlar, ülkemizde de bu tür işleri yapmaya başladı. Gençlerimiz büyük bir tehlike altında. İşsizlik, gençlerimizi uyuşturucu baronlarının, çetelerinin kucağına itiyor. Okul önlerine kadar gelen bu tehlike, ülkemizi bir ağ gibi sarmaya başladı. Son günlerde emniyet güçlerimizi ülkemizde uyuşturucuya karşı arka arkaya operasyonlar yapıyor. Sivas’tan Denizli’ye kadar uzanan operasyon için İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “21 İLDE UYUŞTURUCU OPERASYONUNDA, 148 ZEHİR TACİRİ YAKALANDI” sözleri tehlikenin büyüklüğünü sergiliyor. Uyuşturucuya karşı toplum olarak, duyarlı olmalıyız. Uyuşturucu elde edilen kenevir bitkisinin bile köylerde, şehirde evlerin balkonunda yetiştirdikleri ortaya çıktı. BU TEHLİKE ACİLEN BERTARAF EDİLMELİDİR. HALK DEVLET ELELE BU İŞİ BİTİRİR. ** BEN KİMİM BİLİYOR MUSUN? Torpil ülkemizin kangren olmuş bir hastalığı. Bu hastalık en büyüğümüzden en küçüğümüze kadar hepimizin damarlarına kadar işlemiş. Şahit olduğum bir olay karşısında dondum, şaşırdım kaldım. Arabamla Aydın’a gidiyorum. Umurlu’yu geçer geçmez trafik kontrolüne rastladım. Önümde lüks bir araba vardı bende o aracın arkasındayım. Ehliyet ve ruhsatlarımızı istediler. Öndeki araçtan inen şık giyinmiş gencin, polisle yüksek sesle konuşması dikkatimi çekmişti. İster istemez kulak verdim. Herhalde gencin kullandığı aracın bir eksiği vardı. Genç ceza kesen polise, “SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?” Diyordu. Polis memuru çok sakindi ve işini yapmaya devam ediyordu.  Genç hararetle konuşmasına devam etti.. İşini bitiren polis cezayı kesti. Ruhsat ve ehliyetini gence teşekkür ederek verdi. Benim evraklarımı incelemeye başlayan polise sordum. “Gencin bir sorunumu vardı” dedim. Polis arkadaş, eksiklerini söyleyip ceza keseceğimi söyleyince, “SEN BEN KİMİM BİLİYOR MUSUN?” dedi. Ben şunun bunun oğluyum, diye babasının makamını saydı durdu deyince jeton düştü. Polis arkadaşımız bunun gibi neler duyuyoruz neler. Biz, görevimizi yapıyoruz. AHHH bu torpil alışkanlığımız yok mu? Bunu millete alıştıranların gözü kör olsun. A’dan Z’ye hepimizin en büyük hastalığı bu. Devletimizi çökerten hastalık. ALLAH’IM HER KONUDA GÖREVİ BAŞINDAKİ LİYAKATLI İNSANLARIN YARDIMCISI OLSUN.