Ülkeyi yöneten İKTİDAR PARTİSİ AK Parti Lideri ile ANA MUHALEFET Başkanı son olarak 8 yıl önce FETÖ kalkışması sonrası bir araya gelmişler.

O gün bugün bir araya gelmemişler. Devamlı, mevzilerinden top tüfek atışları ile bu günlere geldiler. Milleti de gerdiler. Burası TÜRKİYE böyle şeyler oluyor işte.

8 yıl sonra, bir yerel seçim sonrası partisinde, değişim parolası ile genel başkan seçilen Özgür Özel, “CUMHURBAŞKANI İLE ÜLKE SORUNLARINI GÖRÜŞMEK İSTİYORUM” diyor.

Bundan güzel ne olabilir? CHP’de çatlak sesler o anda yükselmeye başlıyor.

Milletin gerginliği üzerinden nemalanmayı alışmış siyasetçiler, ayağa kalkıyor. Ne diyorlar?

“SARAYLA GÖRÜŞÜLMEZ, MÜCADELE EDİLİR” diyorlar.

Dünyanın her yerinde BARIŞ sever görüntü veren Türkiye, kendi içinde bunu tesis etmekte zorlanıyor.

Nihayet görüşme günü, saati ve yeri kesinleşiyor. AK Parti genel merkezinde karar kılınıyor. O çatlak sesler durmuyor.

‘Seçimden birinci parti çıkan CHP nasıl olurda AK Parti’nin ayağına gider’ borazanı ötmeye başlıyor.

Çiçeği burnunda CHP Genel Başkanı sayın ÖZGÜR ÖZEL, ikilem yaşamaya başlıyor. Parti ağababalarını arayıp görüş alıyor.

Her ülkede her hafta, her ay yaşanan iktidar, muhalefet görüşmeleri Türkiye’de 8 yıl sonra böyle bir havada başlıyor.

Görüşme 1,5 saat sürüyor. İki lider görüşmeleri ile ilgili açıklama yapmama kararı alıyor. Sayın Cumhurbaşkanının da, CHP Genel Merkezini ziyaret edeceği açıklanıyor.

Basında, siyaset meydanındaki kurtlar arasında kıyamet kopuyor. Neler yazılıyor neler, neler konuşuluyor neler. Hep birlikte izliyoruz.

Nerdeyse, ‘İki lider partilerini birleştirme kararını mı konuştular?’ Diyecekler.

‘Kapılar arkasında ne film çevirdiniz? Aranızda ortaklık mı kurdunuz?’ Diyecekler.

Haber kanallarında gece boyu konu aynı. Hele hele CEMAL ENGİNYURT diye bir vekil var ki konuşmaları, SİYASETİ CEPHEYE ÇAĞIRIR GİBİ

Neymiş efendim CHP, ERDOĞAN’IN oyununa gelmiş.

Bu görüşme ile boğulmak üzere olan Recep Tayyip Erdoğan’a nefes alma fırsatı verilmiş…

Erdoğan’ın amacı CHP’nin içine nifak sokmakmış. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel arasına nifak sokmakmış. CHP’yi parçalamakmış.

Daha neler, neler. Bir kez daha ÜLKEMİZDE, basın olarak, siyaset olarak, toplum olarak ne hale geldiğimizi görüyoruz.

Nihayetinde, yaşananlar Türkiye’nin sorunlarını görüşmek için, 8 yıl aradan sonra bir araya gelen iki liderin görüşmesinin yankıları.

Alışmışız bulanık suda balık avlamaya, Türk demokrasisi bu ise, toplum bu hale gelmişse, VAY TÜRKİYEMİN HALİNE…

**

‘1 MAYIS’ NEDEN KORKUTUYOR?

Her yıl aynı endişe. İşçinin, köylünün bayramı kabul edilen her 1 Mayıs’ta gerginlik yaşıyoruz.

Türk Cumhuriyetlerinde ve Dünyada bayram havasında kutlanıyor.

Neden bizde yasaklar yaşanıyor? Niye iktidar muhalefet meselesi oluyor? Bayramlar milletçe kutlanılan günler değil mi?

 Endişe ve kuşkular geçmişte yaşanan vahim olaylardan dolayı mı? Neden geçmişte yaşananlardan ders almıyoruz.

1977 yılında taksimdeki 1 Mayıs kutlamalarında bu çekişmelerden dolayı 34 işçimiz öldü, 136 işçimiz yaralandı.

 Neden? İşçi, Taksim’e çıkacağım derken günün iktidarı çıkmayacaksın dediği için çıkan çatışmalarda 34 ölüm yaşandı.

Her 1 Mayıs’ta dünya bugünü etkinliklerle bayram havasında kutluyor. Neden bizde işçi iktidar kavgasına dönüşüyor?

Bırakalım, işçi gelsin Taksim’e devlet olarak üst araması yapalım. Tedbir alalım.

Anayasa Mahkemesi’nin Taksim’de kutlanma yasaklanması KONUSUNDA HAK İHLALİDİR kararını neden uymuyoruz?

Eğer işçilerimizin arasına provokatörler sızmışsa, olaylar çıkarsa, DEVLETİMİZİN GÜÇLERİ BUNLARI TEMİZLEMELİ.

BÖYLECE, sadece 1 Mayıs’ta Taksim işçi bayramı kutlayanlara açılmış olur. Bu iş inadına ortamından kurtarılmalı.

 Böyle bir gün de işçinin bayramına karşıymış gibi kutlamalara karşı çıkmak, işçiye müdahale etmek, anayasa mahkeme kararına rağmen, yasaklar getirmek.. Türk demokrasisine yakışmıyor.

**

SORUMSUZ GENÇLİK İSTEMİYORUZ!

ATATÜRK’ÜN, gençliğe emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması hepimizin arzusudur.

Türkiye’nin GELİŞMİŞ medeniyetler seviyesine çıkması milletin evladı olan, gençlerimizle mümkün olacak.

Bizi endişelendiren, sorumsuz gençliğin hızla artmasıdır.

Son zamanlarda bunu birçok yerde görmemiz bizi endişeye sevk ediyor.

Park bahçelerde bile bunu açık seçik görüyoruz

Bu sorumsuz gençlik, 1 metre yakınındaki çöp kovasını bile görmek istemiyor. Çevre kirletmekten kaçınmıyor. Bu davranışları toplumdan tepki görüyor.

Çok üzücü bir durum. Çime oturuyorlar arkalarında bıraktıkları çöpleriyle,

Parklarda, banklara oturup yere attıkları çöp atıklarıyla konuşuluyorlar. Topluma kötü örnek oluyorlar.

Bunları yapanlar, çağdaşım deyip sorumsuz yaşayan gençlik değil mi? Bu gençlerimize yakışıyor mu?

Bu sorumsuz gençlik asla milletimizin geleceği olamaz. Diğer konulara girmek istemiyorum.

İlim irfan gören gençlerimizin, böyle olmaması lazım. Toplumda yaşam tarzları ile saygı görmesi gerekiyor. İster istemez BU NASIL BİR GENÇLİK? DİYORUZ.

**

OKAN BURUK MU? MUSLERA MI?

Galatasaray, tarihinin en başarılı dönemlerinden birini yaşıyor.

İlk kez bir takım ligde şampiyon olurken 100 puan barajını aşacak.

Son 15 maçta yenilmeyen Galatasaray’da gerçek kahraman Okan Buruk mu? Tartışılmaya başladı.

Bu başarının altındaki gerçek isim öne çıkmaya başladı. O’da kaleci Muslera.

Şu an yediği 20 golle, Avrupa’nın en başarılı ikinci kalecisi.

Son süper lig maçında Adana Demirspor maçında yüzde yüz gollük pozisyonlarda 8 kurtarışı var.

Ayrıca Galatasaray yaptığı transferlere rağmen, tempolu takım oyunu ortaya koyamadığı için çok eleştirildi.

Göklere çıkarılan Avrupa’nın içi geçmiş futbolcularından, Aurier, Tete, Wilfried Zaha, Ndombélé, Hakim Ziyech, Cédric Bakambu, Carlos Vinícius, Angeliño gibi oyuncuları transfer etti.

Bu futbolcular hala hazır hale gelemedi. İlk 11’de yerini alamadı. Galatasaray’ın gücüne güç katamadı.

Şimdide öreniyoruz ki, Galatasaray 11 yabancı futbolcu ile yollarını ayırıyor. Bu geçen yıl yapılan transferlerin fiyaskosudur.

Muslera’nın çok çok önemli mucize kurtarışları olmasa, takım 24 puan kaybeder, Galatasaray bugün 60 puanlarda olurdu.

Bu gerçek su yüzüne çıkmaya başladı. Son Adana Demirspor maçı ile spor otoriteleri de uyandırdı.

Simdi spor otoriteler ne diyor; “HEYKELİ DİKİLECEK KALECİ MUSLERA” diye bahsediyorlar. Galatasaray’daki bu gerçeği görmeyen Cim Boma ihanet eder.

Cim Bomun başarısındaki EN BÜYÜK pay takımı hala, tempolu futbol oynatamayan OKAN BURUK DEĞİL, MUCİZE KURTARIŞLAR YAPAN MUSLERA’DIR.