Testinin içinde ne varsa dışarıya o sızar

O zaman George Carlin'i dinlemek gerekiyor. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker.Küçük şeylerden zevk almaya bakın.Sık sık, uzun uzun, var gücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün.Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, komşu illerde ya da dış ülkelerde dolaşın; ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin.Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta. Unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür. Dedim ya, böyle kavrarız gitmelerin ne olduğunu; o yavaş yavaş yol alırken, sesleri de yanında götürürken. Zamanla giderek kıtlaşan espriler, kahkahalar da tükenir olur. "Bir kez yaşarsın ama doğru şekilde yaparsan, bir kez yeterlidir." Jose Maura De Vasconcelos
Şeker Portakalı kitabından bir alıntı ile bitirmek istiyorum; "Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum.Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu.Acı, insanın yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi.Kollarda , başta en ufak güç bırakmayan,Yastıkta kafayı bir yandan öbürüne çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
Kağıtla kalın, kalemle kalın, insanlığınızla kalın...