Şimşeklerin ışığında okumak...

Şimşeklerin ışığında okumak...
Abone Ol

Kafasında büyük bir şato gibi kurduğu bir hana rastlar. Hancıyı da lord gibi görür. Hancı onun zararsız bir deli olduğunu anlar ve handaki diğer misafirleri de eğlendirerek mükemmel bir törenle ona şövalyelik unvanını verir. Bundan sonra Alanso kendine “Don Kişot” adını verir, yolda karşılaşıp yanına aldığı köylü “Sancho” ile serüvenlere yelken açarlar. Sancho onun silahşörü olur. "Sözün doyum noktasına ulaşması sessizliği daha da cazip kılar. Şimdi sirenler kendi çığlıklarından çok daha ölümcül bir silaha sahipler, sessizliğe. Bunu tahayyül etmek her ne kadar güçse de, biri onların seslerinin büyüsünü bozabilir ancak sessizliklerinin büyüsüne asla dokunamaz." der Kafka. Okuduğu öykülerdeki tüm şövalyeler bir kıza aşık olarak anlatıldığı için güzel, soylu, erdemli biri olduğunu düşündüğü basit, kaba bir köylü kızını sevgili olarak seçer. "Bir gün anlayacaksın, neden sessizce gittiğimi.. Senden vazgeçmek uğruna, nasıl bir savaş verdiğimi.." Don Kişot’un ilk macerası yel değirmenleriyle savaşmasıdır. Onlarla savaşmasının sebebi de onları insanlara kötülük yapan devlermiş gibi görmesidir. Her ne kadar Sancho engel olmaya çalışsa da o yel değirmenlerine saldırır. Yel değirmenlerinin dönen kanatları Don Kişot’u perişan eder. Bu darbeler onu akıllandırmaz. Don Kişot kendi hayal dünyasında yaşamaktadır. Gerçek dünyada gördüğü her olayla hayalindekileri kendi mantığıyla birleştirir. Bir yerde zincire vurulmuş kürek mahkumlarını görür. Onları mazlum insanlar sanarak kurtarma savaşına girişir. Bunu başarırda. Başka bir yerde gördüğü iki koyun sürüsünü birbirleriyle savaşmak üzere olan iki ordu sanır. Zayıf olan tarafa yardım etmek amacıyla diğer tarafa saldırır. Bu yüzden de çobanlardan dayak yer. Başlarından daha pek çok olay geçer. Sonunda köyüne dönen Don Kişot’u Sanso Carraso adındaki biri tedavi eder. Tekrar normal bir insana dönüşen Don Kişot artık Senyor Alanso Quijano’dur. Romanın sonunda hastalanıp yatağa düşen Don Kişot ölür. Karanlığın bir kısmını aydınlatmıştı Don Kişot. Günü getirmişti, gün onun hatırına doğar mıydı? Pencereden içeri sızsa, karanlık aydınlanır mıydı? Elveda Don Kişot., oysa sözün tükendiği andır gidişler.
Kağıtla kalın, kalemle kalın. İnsanlığınızla kalın.