Neden Mehmet Erdem?

Abone Ol

Geçen hafta sonu Aydın AK Parti İl Kongresi yapıldı.

İki dönem Aydın AK Parti Milletvekili görevi yapan MEHMET ERDEM genel merkezce İl Başkanlığına aday gösterildi.

Genel merkezin bu kararı partililer arasında olumlu tepki verdi. AK Parti de daha iyi isim bulunamazdı isabetli oldu yorumları yapıldı.

Siyasette, geleceği belli olmayan bir süreç yaşıyoruz. Her an bir erken seçim söz konusu olabilir.

Gelişmelerde AK Parti arzu edilen siyasi gelişmeleri görürse, aynı gün erken seçimi meclis gündemine getirir.

Muhalefetin istediği de bu, böyle bir durumda sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’yi tecrübeli kadroların il yönetimlerinde olmasını istiyor.

Aydın’da ve diğer illerde parti tabanını tanıyan isimleri göreve gelmeye başladı. Bu durum erken seçim işaretidir.

Tabanı tanımayanı İl Başkanı yapmıyor. Sayın Mehmet Erdem’in ismi Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde de ortaya atılmıştı. Neden 3. kez Mustafa Savaş oldu. Kimse cevap veremiyor.

AK Parti tabanı Erdem’in il başkanı olmasından oldukça memnun. Sayın Erdem, milletvekili döneminde teşkilat çalışmaları ile sevilen bir isim.

Parti tabanını iyi tanıyan sayın Mehmet Erdem başkanlığında, AK Parti il yönetimi seçime hazır bir parti durumuna gelmiş oldu.

Erken seçim, milletvekillerinin iki yıl vekillik yapması sonunda emeklilik hakkı kazanıyor. Bu süre dolmadan erken seçim olmaz. Bu sürenin dolmasına da 1,5 yıla yakın zaman var.

 Mehmet Erdem başkanlığında AK Parti bu süre içinde Aydın’da seçime hazır parti durumuna gelmiş oluyor. MEHMET ERDEM başkanlığında AK Parti il yönetimine başarılar diliyorum..

**

NAZİLLİ’DE ZABITA, ALTIN DÖNEMİNİ YAŞIYOR!

Gazetecilik mesleğinde en zorlu dönemi yaşıyoruz. ADALET DUYGUSU kayboldukça mesleklerin icraatları da zorlaşmaya başladı.

Biz yine de bildiğimiz yaşadığımız doğruları, elimizden geldiği kadar halkımızın haber hakkına saygı duyarak yazmaya, çizmeye devam edeceğiz.

Son yıllarda, siyaset şemsiyesi altında SİYASİ İMTİYAZ sağlayanlar çoğaldı. Bu adaletsizlik karşısında her geçen gün hak, hukuk, adalet diyenler de çoğalıyor.

Nazilli Belediyesi Zabıta ekipleri, ALTIN Dönemini yaşıyor. Yıllardır ihmal edilmiş Nazilli’yi disipline etmeye çalışıyor.

Kolay değil, Nazilli ve mahallelerinde 5.500-6.000 arasında işyeri var. Bu işyerlerinin 1500’e yakını ruhsatsız çalışıyor. İşyerlerine denetim yok. Her şey HABABAM SINIFINA döndü.

Böyle bir Nazilli’de bugün zabıta disiplini görülüyorsa, bu Zabıta Müdürü ve ekibinin başarısıdır.

2006-2010 yılları arasında Nazilli Emniyetinde, Emniyet Amiri olarak çalışmış Kubilay Erçin o dönemde de Nazilli’de başarılı hizmetler vermişti.

 “BAŞARI, DİSİPLİNLE GELİR” anlayışının temsilcisidir.

Son 30 yılın hatalarını bir anda çözüm bulmak mümkün değil. Zabıta Müdürü bu anlayışla çalışıyor. Hizmetlerini bir proje kapsamında yapıyor.

Keşke Belediye Başkanı sayın Ertuğrul Tetik’te işine KARAKUCAK usulü başlamasaydı. Hizmetlerini bir sürece yaysaydı. Hatalarını en aza indirirdi.

Zabıta Müdürü gibi bir proje kapsamında başlasaydı. Bugün 700’e yakın ruhsatsız esnaf, belediyeden ruhsat bekliyor. 750’ye yakın ruhsatsız esnafta ruhsatını aldı.

Belediye zabıtası çalışmaları ile ses getirmeye başladı. Çarşıya bir belediye disiplini geldi. Ben bu nedenle ZABITANIN NAZİLLİ’DE ALTIN YILI DİYORUM.

Bu çalışmalar, belediyeye büyük mali destek getirdi. Birçok esnafın şikâyeti menfaatlerini kaybettiği için olduğunu unutmayalım.

ELBETTE NAZİLLİ’DE DAHA YAPILACAK ÇOK İŞ VAR. SANIRIM ZAMAN, HER ŞEYİN İLACI OLACAK.

**

SONUNDA BUNU DA BAŞARDIK!

Siyaseti hizmet etme, sorun çözme sanatı olmaktan biz çıkardık.

Kin, öfke ve hakaret mesleği haline biz getirdik.

Özünden ayrılmayan, amacından ayrılmayan bir sporumuz vardı.

Adına kardeşlik dedik. Dostluk, gözümüzün tek temaşa zevki kabul ettik.

Kuru yemişlerimizi alıp, ailece zevk için pikniğe gider gibi maçlara gittik. Stresimizi (gerginliği) attık.

Ne oldu bize, neden oldu da sporumuzu da bozduğumuz, siyasete benzettik.

Türk sporunu Galatasaray ve Fenerbahçe camiasının kavga alanı haline getirdik.

Bunu Avrupa’da başaramadılar. Afrika’nın geri kalmış ülkelerinde başaramadılar, biz nasıl oldu da başardık.

Türkiye Süper Lig’i yönetiminden camiasına kadar, nasıl oldu da birbirinden nefret eder hale geldi.

Kaç haftadır Süper Lig maçlarında Galatasaray ve Fenerbahçe takımlarının oynadıkları maç sonuçlarının arkasında neler yazıldığını görüyoruz, okuyoruz.

Her iki takımın, Yönetim Kurulları, yaptığı açıklamalarla birbirlerine cephedeymiş gibi saldırıyor. Bu nasıl dostluk, kardeşlik? Bunlar sporun neresinde var?

65 yıldır bu camianın içindeyim. 40 yaşına kadar faal spor hayatım oldu.

Böyle bir ortam yaşamadım, görmedim. Biz nasıl bir toplum olduk?

Sporu da amacından, rayından çıkardık. Siyasetimiz gibi kin, öfke ve nefret haline getirdik.

Statları bu iki takımın, camianın, hakaret savaş alanına döndürdük. Medyayı bu iki camianın birbirlerine hakaretleri ile doldurduk.

Yazık oluyor ülkemize, yazık oluyor sporumuza, sporda, siyasette olduğu gibi. Zaviyeyi kaybettik. Çıtayı düşürdük. Buna kim dur diyecek?

Dünyada eşi olmayan bir spor anlayışı yarattık. OK YAYDAN ÇIKTI. BİR DAHA ESKİ HALİMİZE NASIL GELİRİZ, BİLMIYORUM…

**

75 YIL OLDU. CHP İKTİDARA NEDEN HASRET?

‘Kendi başını yapamayan, gelin başı yaparmış’ özlü sözünü iyi bilirsiniz.

Geçtiğimiz günlerde Suriye'deki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulunan CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bölgeye ziyaret düşündüklerini ve yatırım planları olduğu sözlerini sarf etmişti.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'dan tepki geldi. Özdağ, ne dedi? Sen, bakan mısın, başbakan mısın? Bunu ancak ne oldum delisi olan tahtası eksik kişiler yapar.

CHP böyle güç zehirlenmesi yaşayanlar sayesinde, 75 yıl iktidara hasret kaldı. Sen işine bak İmamoğlu, dedi.

CHP’de ağzı olan herkes konuşur. Partide bir adım öne çıkan kendini Genel Başkan sanıyor. Kimse burnundan kıl aldırmıyor.

Bu yüzden, CHP içinde kavga eksik olmaz. Dışa dönük millet için çalışılmaz. İçe dönük didişme yapılır.

Böyle olmasaydı, CHP 75 yıldır muhalefette kalır mıydı? İktidar olurdu.

Konuşulanlara bakarsanız, CHP’de hep, VATAN MİLLET SAKARYA şarkıları söylenir.

İcraata gelince parti içinde, RABBENA HEP BANA çekişmeleri yaşanır.

Sayın Özgür Özel, mikrofon sevdalısı bir lider. Kendini, siyasette yumuşama havasına kaptırdı, partiye ne hale getirdi.

İstanbul Belediye Başkanı da bunun başka bir örneği.

Sayın İmamoğlu, İstanbul Belediye Başkanı olduğunu unutmuş. Suriye’ye yatırım hamleleri yapmaya hazırlanıyor. Uçuk sözler, sorumsuz davranışlar.

Daha İstanbul'un sorunlarına çözemeyen İmamoğlu’nun Suriye hakkındaki çıkışı, haliyle tepkilere neden oldu.

İmamoğlu’nun, infial yaratan girişimlerine en güzel cevap, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan geldi.

Ümit Özdağ, Ekrem İmamoğlu'na, İBB Başkanı olduğunu hatırlatarak şu çağrıda bulundu: “KENDİNİ CUMHURBAŞKANI ZANNETMEKTEN VAZGEÇ" uyarısı yaptı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir açıklama yapıyor: “Suriye'yi ziyaret edeceğiz, Suriye'nin kalkınması için neler yapacağımızı kararlaştıracağız.” diyor.

Hayretle izliyoruz. Arkadaş senin işin Suriye değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi. İstanbul halkına hizmet etmeye odaklan.

Allah korusun, İstanbul'da bir deprem olsa, Suriye'den beter hale gelecek. “Kendini Cumhurbaşkanı zannetmekten vazgeç artık” dedi

CHP’de herkes, güç zehirlenmesi yaşıyor. Şimdiden 4 başlı bir parti gibi. CHP’DE BU HASTALIK OLMASA NELER OLUR NELER.