Alman arkeolog Dr. Anneliese Peschlow tarafından 1994 yılında tespit edilen tarih öncesi kaya resimlerinin olduğu Latmos Dağları’nda bin yıllarca yıl öncesi yaşayan insanların barındığı yerlerden biri olan Kisir Çayı havzasında Taşköprü vadisine uzanan bir darağızdaki Malkayası Mağarası definecilerin istilası yüzünden ağır tahribata uğradı. Geçtiğimiz yıllarda mağara içine jeneratörle elektrik aksamı kurularak yapılan kazıda yarasa gübreleri çıkarılmış, mağaranın 1. derece arkeolojik sit olması ve izinsiz kazı yapıldığı gerekçesiyle zanlılar hakkında işlem yapılmıştı. Mal Kayası Mağarası’nda yine kaçak kazı yapıldı. Define bulmak için kazı yapanlar, ana mağarada taban bölümünü kazdı, mağara duvarlarını kırıp doğal yapısına zarar verdi. Bölgede yapılan araştırmada toprak altından bazı malzemelerin çıkarıldığı tespit edilirken mağaradan geriye ağırşaklar, keramik ve kemik parçaları kaldığı belirlendi.

BİLİMSEL BİR ARAŞTIRMA YAPILMALI

Ekosistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği’nin bilim danışmanı üyesi İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Osteoarkeoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Vedat Onar, mağaradaki kemiklerin keçi ve domuzlara ait olduğunu söyleyerek, kapsamlı bilimsel bir araştırma yapılırsa o dönemin insanlarının neler yediği konusunda önemli bulgular elde edilebileceğini belirtti.

BU DAĞLAR BİR DOĞA MÜZESİ

Mağaranın jeolojik yapısı ve içindeki deniz kabukları hakkında görüşleri alınan derneğin bilim danışmanı Jeofizik Yüksek Mühendisi Övgün Ahmet Ercan, Latmos Bölgesinin olağanüstü bir coğrafya olduğunu söyleyerek “Tetis denizinin sıcak yerlerinde oluşmuş Ca Co3, kireçtaşı. Bunların içinde bol oranda maktra türü fosil bulunabilir. Kalsiyum karbonat yağış sularında, özellikle kırık kuşaklarında, gelişen geçirgenlik ile gözeneklikle kireçtaşının derinlerine kadar inerek, karbonatı eriterek, Co2, karbondioksit çıkarırlar. Geriye erime boşluğu, su akış delkleri, sarkıt dikitler ile mağaralar oluşur. Bu mağara ya da yeraltı oluklarında bol yeraltı sularının akmasıyla oluklar ile mağaraların boyutları büyür, yeraltı çağlayanları oluştur. Buradaki oluşumlar Kuşadası, Tüllüoğlu Tepedekilerle özdeştir. Bir geçmiş evrede Latmos gözlü gnaysları, basınç altında bükülerek okyanus tabanına inmiş, üzerinde de kireçtaşları sanki bir taç gibi oluşmuş. Basınç yönleri değişince, kıvrılarak bu kez dağa dönüşmüşler. Bu dağlar bir doğa müzesi...Eşsiz doğa anıtları ile yer yapısal değişimlerin bir bilimsel sergisi” dedi.

FOTOKAPAN KONULMASINI TALEP EDECEĞİZ

EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, mağaranın fotokapan ile korunmasını talep ettiklerini belirterek, “Latmos Dağları prehistorik Dönem’den bu yana insan yaşamının devam ettiği çok zengin bir coğrafyadır. Burada yapılan kaçak kazılar, belki de tarihte yeni bir sayfa açacak çok önemli buluşların çıkmasını engelleyecek ve basit gibi görünen ama geçmişin aydınlatılması için çok önemli olan bir malzemenin ortadan kaybolmasına neden olacaktır. Kaçak kazıları ilgili kurumlara bildirip, mağaranın önüne alanın 1. Derece Arkeolojik Sit kapsamında olduğu ve 2863 Sayılı Kanun’un 65. Maddesini gösteren yasal uyarı tabelalarının dikilmesini ve fotokapan konulmasını talep edeceğiz” diye konuştu.