Kuşadası Kent Konseyi ve Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği’nin (EKODOSD) ortaklaşa düzenlediği, ‘Latmosta Neler Oluyor’ konulu Sunum ve söyleşi etkinliği Kuşadası’nda gerçekleşti. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü’nün konuk olarak katılım gösterdiği etkinliğe Kuşadası’nın yanı sıra çevresinden de yoğun bir davetli katılım gösterdi.

‘DÜNYA ÜZERİNDE 36 BİOÇEŞİTLİLİK MERKEZİNDEN 3 TANESİ ÜLKEMİZDE BULUNUYOR’

Kuşadası Kent Konseyi’nin çok amaçlı bahçesinde gerçekleşen etkinlikte, Sürücü, Latmos’un sözel ve görsel tanıtımı ile başladığı anlatımında, Latmos’un biyoçeşitlilik bakımında çok zengin bir konumda olduğunu belirterek, ‘Deniz, göl ve orman gibi birbirinden çok farklı ekosistemleri bünyesinde barındıran Latmos bölgesinde, yüksek sayıda ve farklı özelliklerde bitki çeşitliliği görülmektedir. Bunun sebebi de dünya üzerindeki 36 biyoçeşitlilik merkezinden üçünün ülkemizde yer almasıdır. Kafkas- İran, Anadolu ve Akdeniz biyoçeşitlilik merkezlerinin ülkemizde bulunması, Latmos bölgesinin biyoçeşitliliğine de yansımıştır. Latmos Dağları, karakteristik petekli çözülme ve kubbemsi çözülmeli aşınma biçimleri gösteren gnays kayalıkları ve birçok mağara oluşumuyla gizemli bir görüntü oluştururlar. Gerek coğrafi konumu, gerekse ana kaya ve toprak yapısı nedeniyle kendine özgü bitki örtüsüne sahiptir’dedi.

Latmos Etegindeki Taslari Kusadasinda Doktu 499773 7F74F278Ce6C47783Bb1Ce79Adb1704D

‘LATMOS’UN ZENGİN BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ NADİR HAYVAN TÜRLERİNİN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLADI’

Sürücü, anlatımında, ‘Latmos bölgesi florası 91 familyaya ait 296 cins, 388 tür, 79 alttür ve 29 varyete ile zengin bir bitki çeşitliliğine sahiptir. Bu zengin bitki çeşitliliği, bölge faunasında kuşlar, memeliler ve sürüngenler açısından nadir türlerin ön plana çıkmasında etkili olmuştur. Latmos bölgesinde faunistik açıdan yapılan çalışmalar sonucunda 180 kuş, 22 sürüngen 4 amfibi ve 20 memeli türünün varlığı saptanmıştır. Yüksek organizasyonlu omurgalı hayvan türleri olan bu türler, Batı Anadolu’da çok nadir noktalarda bulunabilmektedir. Özellikle memeli hayvan ve kuş türleri ekosistem bütünlüğünün en büyük göstergesi olmalarından dolayı şemsiye türler olarak adlandırılırlar. Bu türlerin varlığı Latmos bölgesini, Batı Anadolu için eşsiz bir doğal miras kategorisine sokmaktadır’dedi.

Nazilli’deki alt geçidin çilesi bitmiyor! Esnafın ve vatandaşın canına tak etti... Nazilli’deki alt geçidin çilesi bitmiyor! Esnafın ve vatandaşın canına tak etti...

‘NESLİ TEHLİKE ALTINDA OLAN HAYVANLARA BÖLGEDE RASTLANMAKTADIR’

Deniz, göl ve orman gibi birbirinden çok farklı ekosistemleri bünyesinde barındıran Latmos bölgesinde, floristik açıdan 16 endemik bitki türü Faunistik açıdan kuş türleri ile beraber memeli türleri de alan için çok büyük önem taşımaktadır. Memeli türlerinden özellikle büyük memeli türleri alan için çok önemlidir. Bu türler arasında Karakulak (Caracal caracal), oklu kirpi (Hystrix indica), Sazkedisi(Felis chaus) ve Bozayı (Urcus arctus) alan açısından çok önemli olup ülke genelinde de nesli tehlike altında olan nadir türlerdendir. Karakulak, ülkemizde bozayı, kurt ve vaşaktan sonra gelen büyük bir karasal memeli türü olarak ülkemizin özellikle güneyinde yayılış gösteren ve yaşadığı ekosistem için önemli bir kilit tür olarak öne çıkmaktadır. Yine oklu kirpi ülkemizin güneyinde insan aktivitesinin çok az olduğu makilik yamaçlarda bulunan bir türdür. Porsuk (Meles meles) ise tarım ilaçları tarafından kontamine edilmemiş arazilerde insan etkisinden uzak bölgelerde bulunan bir diğer önemli türdür.

Latmos Etegindeki Taslari Kusadasinda Doktu 499773 D12911155Dc0Fc7681A8E6B3Ea3Ab27C

‘BÖLGE TARİH ÖNCESİ DEVİRLERE EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞTIR’

Latmos’un sadece bitki ve hayvan popülasyonu noktasında değil tarihi değerler anlamında da büyük önem taşıyan bir noktada olduğunu anlatan Sürücü, ‘1970’li yıllara kadar Latmos’ta yaşayan Anadolu Parsı(Pantera pardus tuliana)’na ait kaplankapanı denilen taş tuzaklar hala mevcuttur. Çeşitli bitki ve hayvan türleriyle yaban yaşamının ve doğal yapısının büyük oranda korunduğu, yoğun kayalık yapısı ile dikkat çeken Latmos bölgesi, tarih öncesi dönemlerden, Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemi olmak üzere birçok kültüre ev sahipliği yapmıştır. Bafa Gölünün kıyısından başlayıp 920 m. yüksekliğe kadar devam eden ve Latmos Dağı zirvesinin çevresindeki alanda yoğunlaşan 200’ü aşan kaya resmi ile bölgede yakın geçmişimize kadar kesintisiz devam eden kültürlerin izlerini taşıyan alanlar, Muğla ve Aydın Koruma Bölge Kurulları tarafından arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınmaktadır. Ancak Arkeolojik sitler bütüncül değil sadece noktasal olarak koruma sağlamaktadır. Daha sonraki dönemde gök tanrısı “Zeus” olarak karşımıza çıkan bu yağmur kültünün Hellenistik dönemde de devam ettiğinin en önemli kanıtı, dağın arka sırtına yapılmış Zeus’a adanmış Zeus Akraios (Zirvedeki Zeus) Tapınağı’dır. Latmos’un zirvesindeki yağmur kültü, Bizans Dönemine kadar sürmüş ve bu dönemde dağ, manastır yaşamının merkezlerinden biri haline gelmiştir’dedi.

‘EŞSİZ DOĞA VE KÜLTÜR HAZİNESİ BÜYÜK TEHLİKE ALTINDA’

Türkiye’nin bu eşsiz doğa ve kültür hazinesi şu anda madencilik talepleri nedeniyle büyük risk altındadır. Beşparmak Dağları’nın bugüne kadar en bakir kalan bölgesi olan Aydın iline bağlı Koçarlı ilçesinin Bağarcık kırsal mahallesinin sınırları içerisinde kalan tarihi Çörlenasar Kalesi mevikiinde bir maden ocağının açılmasıyla ilgili çalışmalar başlatılmıştır. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün daha önce açıkladığı gibi, bahse konu olan madencilik faaliyetlerinin, Beşparmak Dağları’nın milli park için önerdiği saha içinde bulunması ve Bafa Gölü Tabiat Parkı’nı olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle uygun görülmediği bildirilmiştir. Buna rağmen burada böyle bir çalışma girişiminin olması, Beşparmak Dağları’nın en bakir coğrafyasında geri dönülmez şekilde bir tahribat yaratacaktır.

Latmos Etegindeki Taslari Kusadasinda Doktu 499773 A3683A7213F62B96Aca405F5D7A62440

‘UNESCO’NUN DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS LİSTESİ’NE GİREBİLECEK KONUMDADIR’

Beşparmak Dağları’nın listeye girebilmesi için daha önceden başvuru yaptıklarını belirten EKODOSD Başkanı Sürücü, ‘İnsanlığın ortak geçmişini oluşturan çok önemli değerleri barındıran Beşparmak Dağları, UNESCO’nun Doğal ve Kültürel Miras Listesi’ne girebilecek özelliklere sahip bir doğa ve kültür alanı konumundadır. Aydın Valiliği başkanlığında, Aydın ve Muğla Arkeoloji Müzesi Müdürlükleri, Beşparmak Dağları’nda 30 yıl çalışma yapan arkeolog Dr. Anneliese Pesclow ve EKODOSD tarafından UNESCO’ya aday gösterilmesi için müracaat yapılmıştır. EKODOSD ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından dönemin Orman ve Su İşleri Bakanlığına Milli Park için müracaatı yapılmıştır. Rehberliğini EKODOSD’un yaptığı; Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı ve daire başkanlarının katıldığı ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü ve daire başkanlarının hazır bulunduğu farklı dönemlerde incelemelerde bulunulmuştur. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından; endemizim ve buna bağlı olarak biyolojik çeşitlilik açısından zenginliklere sahip doğa alanının, Avrupa Peyzaj Sözleşmesi kapsamında doğal ve kültürel peyzaj değerlerinin korunması için Milli Park yapılması önerilmiştir.

‘BİR AN ÖNCE MİLLİ PARK KAPSAMINA ALINMALIDIR’

Bafa Gölü’nün kaynak değerleriyle, önerilen Beşparmak Dağları Milli Parkı kaynak değerleri birbiriyle bütünlük göstermektedir. Her iki alanın, bütüncül olarak birleştirilerek Beşparmak Dağları Bafa Gölü Milli Parkı statüsünü alması, ülkemizin yurt dışında tanıtılmasına önemli katkı sağlayacak ve dünyadaki korunan alanlar içinde en çok ilgi gören yerler arasına girecek ve yöre insanlarının ekonomik ve sosyal gelişimine büyük katkısı olacaktır. Öncelikle Aydın ili Koçarlı ilçesi Bağarcık mahallesi sınırları içinde bulunan Çörlenasar Kalesi mevkiinde düşünülen maden ocağıyla birlikte, diğer maden faaliyetlerine kesinlikle izin verilmemeli, bir an önce Bafa Gölü Tabiat Parkı’yla birleştirilerek Milli Park kapsamına alınmalıdır.

Latmos Etegindeki Taslari Kusadasinda Doktu 499773 F37B86E91380733C0Eedc1D2Fc9C8A32

Muhabir: AYLİN ESER