Kuşadası Kadın Platformu, son yıllarda büyük artış gösteren kadın cinayetleri karşısında, kentte basın açıklaması düzenledi. Kuşadası'nda faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve vatandaşların yoğun katılım gösterdiği açıklamada, kadın cinayetlerinin artık son bulması gerektiği mesajlarına yer verildi. Bu kapsamda, Kuşadası sahil bandı üzerinde yer alan İsmail Cem Dostluk ve Barış Meydanı'nda bir araya gelen grup, sloganlar eşliğinde kadın cinayetlerini protesto etti. Okunan basın bildirisinin ardından, vatandaşlar oturma eylemi yaptı.
Kuşadası Kadın Platformu üyelerinin okuduğu basın açıklamasında, bugüne kadar katledilen kadınların isimlerine yer verilerek, 'Bu kadın katliamları artık cinskırım boyutuna ulaştı. İstanbul Beyoğlu'nda sokak ortasında bir kadının iki erkeğin cinsel saldırısına uğradığını da unutmayalım' denildi. Platform açıklamasında ayrıca şu sözlere yer verdi;
''Bugün burada yine vahşice katledilen kadınlar için toplandık. Son bir hafta içinde Manavgat'ta Gülfer, Didim'de Sibel, Karabük'te Gülsive, Afyon'da Satı, Adıyaman'da Zeliha, Kars'ta Sıla, İstanbul'da Ayşenur ve İkbal, Diyarbakır'da Bedriye öldürüldü. Belki de daha bilmediğimiz kim bilir kaç kadın var. Biz burada protesto ederken belki de bir yerlerde başka kadınlar öldürülmeye devam ediyor. Bu kadın katliamları artık cinskırım boyutuna ulaştı. İstanbul Beyoğlu'nda sokak ortasında bir kadının iki erkeğin cinsel saldırısına uğradığını da unutmayalım.
Artık yeter! Diyoruz.
EY İKTİDAR! TİMSAH GÖZYAŞLARI DÖKEREK VERDİĞİNİZ ACIKLI DEMEÇLERİNİZE İNANMIYORUZ
Kadın cinayetleri politiktir. Kadın erkek eşitliğine karşı çıkıp kadınları evlerine kapatmaya çalışan, İstanbul Sözleşmesinden hukuksuz olarak çıkan, 6284'ü uygulamaya, yasanın sağından solundan çekiştirmeye çalışarak anlamsız kılmaya çalışan, uluslararası sözleşmelere, anayasaya ve yasalara uymayan, Alo şiddet hattını kadına özel hat olmaktan çıkarıp şiddete uğrayan, canından korkan kadınların saatlerce telefon başında karşısına çıkan bilgisayarın bir sürü gereksiz sorusuna cevap vermesini bekleyen, öldürülen kadınlar için veri bile tutmayan iktidar, Suçlusunuz! Bugun Söke'de 11 yaşında bir kız intihar etti. 11 yaşındaki bir kızın çaresizliğine sebep olan karanlığın için suçlusunuz.
Danışma merkezi, sığınak, cinsel şiddetle mücadele kriz merkezi açmayan yerel yönetimler siz de suçlusunuz, Kadının beyanını esas kabul etmeyen, koruma kararı vermeyen, tazyik hapsi uygulamayan, kadına karşı her çeşit şiddet, cinsel taciz, eziyet, zorla evlendirme gibi suçlara cezasızlık uygulayan yargı, Suçlusunuz! Üniversiteler, siyasi partiler, sendikalar, meslek odaları, spor kulüpleri, medya... Sizler de suçlusunuz! Uluslararası sözleşmeler, anayasa ve ilgili yasalar hepinizi bağlıyor. Bu yüzden hepiniz suçlusunuz!
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN VAZGEÇMİYORUZ'
Kadınları evlere hapsetmeye çalıştığınız, eğitim, sağlık, ekonomik ve siyasal haklarını gasp ettiğiniz, din, kültür, gelenek ve sözde namusu, şiddete bahane olarak gördüğünüz, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini ayrımcılık ve şiddetin hedefine koyduğunuz sürece bu katliamların önüne geçilemez. Herkes sorumluluğunu yerine getirsin. Bu yüzden kadın cinayetleri politiktir! Diyoruz. Buradan herkese sesleniyoruz. Hiç kimse bizi eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşam için mücadelemizden vazgeçiremez. Hayatlarımızdan, haklarımızdan ve hayallerimizden Vazgeçmiyoruz! Yaşasın kadın dayanışması!