Yemezzâde Süleyman Rüşdî'nin BEYÂN ÜL VÂRIDÂT ( Öğrendiklerimin Anlatımı) isimli eseri, Prof. Sayın Necdet Şengün tarafından bugünün diline uyarladığının duyurusunu paylaştı. Kuruüzüm, "Umuyoruz önümüzdeki hafta baskısı bitmiş olacak. Böylelikle 1990'da "RÜŞTÜ DEDE kim?" diye çıktığımız yolda 34 yıl sonra elimizde Rüşdî hakkında 7 kitabımız oldu.Bir soru, yedi cevap! Bir hayal ve bir gerçek!" ifadelerini kullandı.
Kuruüzüm bugüne kadar yazılan Rüşdi eserlerinin de şunlar olduğunu paylaştı.
1-SALİH ALPBAZ
Koca Rüşdî
2- H KURUÜZÜM
Yemezzâde Rüşdî
3- PROF KENAN SEMİZ
R.Divânı Transkripsiyonu
4- PINAR ÇALIK
Farsça Ferûdiddin-i At târ Tercümesi
5- NURAY SÜSOY
Rüşdî'nin Hayatı, Eserleri
6- PROFNECDETŞENGÜN
Rüşdî'nin Hayatı,Eserleri
7- PROF N.ŞENGÜN
Beyân ül Vâridât(Uyarlama)
SÜLEYMAN RÜŞDİ KİMDİR?
Rüşdi’nin hayatı 2002 yılında Karacasu Belediyesi tarafından hazırlanan Hüseyin Kuruüzüm’ün kaleme aldığı türbe girişindeki hayata hikayesinde, “Dünya’da halkını iyiliklerle andıracak bir eser bırak diyen Süleyman Rüşdi 1768’de Karacasu’da bu mahallede doğdu. Karasüleymanoğullarından Yemezzade İsmail Ağa’nın oğluydu. Gençliği debdebe içinde geçti. Gençti, güçlüydü, herkes onu Mirzade olarak biliyordu. Bir dediği iki edilmiyordu. Etrafında silahlı adamları vardı. Bazılarına göre bu zamanlarda Rüşdi bir şaki, bazılarına göre bir derebeyiydi. Oysa Rüşdi Karacasu’da iyi bir eğitim almış, Karacasu’daki 7 medreseden birinde okumuştu. Rüşdi’nin hayatını değiştiren olay 1801’de Nazilli’deki Uşşaki Şeyhi Muhammet Zühdi’nin yanına eğitim için gitmesiydi. Rüşdi’nin eğitimi yaklaşık 5 yıl sürdü. 1806’da güzellikler öğretmek üzere görevli bir şeyh olarak Karacasu’ya geri döndü. Türbesinin olduğu bu alanda tekkesini açtı. Tekkede bütün gayretiyle insanları eğitmeye çalıştı. Bununla kalmadı. Dini ibadet olarak görmeyip, fakirlik, susuzluk, salgın hastalık tehlikesi içinde olan Karacasu halkının kanalizasyon, su, hamam sorunlarıyla uğraştı. Kasabanın zenginlerini teşvik ederek, hamamı işler hale getirdi. Yeni çeşmeler açtırdı. Servetini bu yolda harcadı” ifadelerine yer verildi.
“HALKIN HAYATİ İHTİYAÇLARI İÇİN ÇABA GÖSTERDİ”
Ayrıca, “Dinin sadece günah-sevap, cennet- cehennem olarak anlatılmasına, halkın din ile korkutulmasına karşı çıktı. Allah’a korku ile değil aşk ile ulaşılabileceğini savundu. Padişah 2. Mahmut’un yenilik hareketlerine destek verdi, bunun için şiirler yazdı. Ama bu yenilikçi eylemlerinden rahatsız olanlar, 1826’da Yeniçeri Ocağının kaldırılışında onu da “bozguncu bir divane” diye İzmir muhassılı diye Lütfi Efendiye şikayet ettiler. Rüşdi Kayseri’ye sürüldü. Bir müddet sonra Kayseri’deki Mevlevi şeyhlerinin yardımıyla İstanbul’da padişahın huzuruna çıkarıldı. Padişah onu affetti. Rüşdi, Karacasu’ya izzeti ikramla döndü. 1834’te artık bu dünyadaki görevlerinin bittiğini, ebedi bir yolculuğa çıkacağını duyurdu. Bütün gelirlerini tekkeye vakfetti. 1834’te hakka yürüdü. Çalışır hale getirdiği hamam, kasabada açtırdığı çeşmeler, türbe, iki divanı, bir tıp kitabı onun çileli ama erdemli hayatını anlatmaya devam ediyor. Hakk’tan, halktan ve yenilikten yana olan bu seçkin Karacasulu’yu onun dediği gibi “Rahmet ile yad edip hatırdan feramuş eylemiyoruz” ifadelerine yer verildi” ifadeleri kullanıldı.