Ege Üniversitesinde görevli Dr. Uğur Avcı tarafından hazırlanan 'Osmanlı Taşrasında Belediye Teşkilatının Kuruluşu: Karacasu Belediyesi" isimli pek çok belge ve bilgiye dayanan çalışma Tarih ve Gelecek Dergisinde yayımlandı. İlçenin kuruluş tarihi ile ilgili önemli bir yanlışa işaret eden çalışmayı hazırlayan Uğur Avcı ile Ses Gazetesi okurları için bir röportaj gerçekleştirdik.

Çalışmanın teknik özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Ne amaçla yazıldı, nerelerde yayımlandı, basılı hale gelecek mi?

Aslında beni bu çalışmaya hocam Prof. Dr. Aysun Sarıbey Haykıran yönlendirdi. Değerli hocamız ve Karacasu üzerine de önemli eserler kaleme alan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Başaran ile Nazilli Belediyesi üzerine bir araştırma yapıyorlardı. Hocalarımla sık sık bir araya gelip yaptığımız ve yapacağımız çalışmalar konusunda sohbet etmeyi seviyoruz. Böylelikle ortaya yeni fikirler çıkıyor. Bu görüşmelerden bir tanesinde Aysun Hocam “Karacasu Belediyesi’nin kuruluş tarihi 1867 olarak gözüküyormuş. Bu kadar eski olmaması lazım. Bence bu konuyu araştırmalısın” diyerek beni belediyenin tarihine yönlendirdi. İyi ki de bu yönlendirmeyi yaptı. Çünkü yaptığımız araştırma sonucunda belediyenin tarihinin yanlış olduğunu fark ettik.

Karacasu Tarihine Isik Tutan Calisma 488721 2967672Fca370D23F761617F9E6E2765

1867 yılı, Osmanlı Devleti’nde İstanbul haricinde bir şehirde belediye teşkilatının ilk defa kurulduğu yıldır. Bu şehirler arasında Beyrut, Selanik ve İzmir gibi büyük liman kentleri vardır. Buradan da anlayacağımız üzere İstanbul dışında belediye teşkilatının kurulduğu ilk bölgeler uluslararası ticaretin oldukça yoğun olduğu yerlerdir. Fakat Karacasu’nun ticari alanı bu büyük liman kentlerine göre oldukça sınırlı kalıyordu. Bu yüzden 1867 yılında Karacasu’da bir belediye teşkilatının oluşturulması söz konusu bile değildi. Zaten bu dönemde Karacasu Nazilli’ye bağlıydı ki oranın bile belediyesinin kuruluşu daha geç bir tarihtedir.

Elimizdeki bu bilgiler çerçevesinde yoğun bir araştırma süreci geçirdik. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri bünyesinde bulunan Osmanlı Arşivi’nde oldukça fazla mesai harcadık. Öncelikli amaç Karacasu’nun ne zaman bir “kaza” statüsüne kavuştuğuydu. Çünkü belediye teşkilatının kurulması için öncelikle yerleşim yerinin belirli bir büyüklüğe/gelişmişliğe sahip olması gerekiyordu. Bu süreç de neredeyse bir yarım yüzyıl sürmüştür. Yaptığımız arşiv çalışmasında Karacasu’nun kaza statüsüne yükseltilmesiyle ilgili farklı tarihlerde çok sayıda belge karşımıza çıktı. Hatta 1892 tarihinde Karacasu’nun artık oldukça geliştiği, bağlı bulunduğu Nazilli’ye fazla uzak olduğu dile getiriliyor ki bu dönemde Karacasu halkı da bir olup kentin kaza statüsüne yükseltilmesini istiyor. Bundan sonrasını salnamelerden takip edebiliyoruz. Salnameler günümüzdeki ilk yıllıklarının atasıdır. Aydın Vilayeti’ne ait salnamelerde 1895 yılına kadar “nahiye” olarak bulunan Karacasu’nun 1895 yılında ilk defa kaza olarak kayda geçtiğini görüyoruz. Bu tarih oldukça önemli. Çünkü 1895 yılında Karacasu hem statü atlamış hem de belediye teşkilatını kurmuştur. İlk belediye başkanı Hacı Emin Efendi’dir.

Karacasu Tarihine Isik Tutan Calisma 488721 Eb1Ef21E0Eb982C5250Ca078B5E0E86C

Karacasu Belediyesi üzerine hazırladığımız bu çalışma Tarih ve Gelecek Dergisi’nin Haziran sayısında yayımlandı. Makaleye internet üzerinden kolayca ulaşmak mümkündür. Şimdilik elimizdeki verilerle bu makaleyi yazdık. Makalede daha çok Karacasu Belediyesi’nin tarihine odaklandık. Fakat bunun yanında yine kentin gelişimini sağlayan ekonomik yapısına da değindik. Ancak zamanla yeni bilgiler elde ederek daha geniş çaplı bir Karacasu tarihi yazmak mümkündür.

KARACASULULAR HOŞGÖRÜLÜ İNSANLAR

Bu çalışmada Karacasu ile ilgili sizin altını daha kalın bir şekilde çizeceğiniz özellikler nelerdir?

Çalışma genel olarak bir belediye tarihi gibi gözükse de satır aralarında Karacasuluların ne kadar hoşgörülü insanlar olduklarını anlıyoruz. Bu dönemde Karacasu’da oldukça az sayıda Gayrimüslim nüfus bulunuyor. Buna rağmen kiliselerinde ibadetlerini, kendilerine ait mekteplerde ise eğitimlerini sürdürüyorlar. Bunun yanı sıra o dönemlerde Karacasu’da yılda bir kere de Meryem Ana adına panayırlar düzenleniyor.

Karacasu Tarihine Isik Tutan Calisma 488721 F9C8D638964D040C314E3Fd0360055B2

KARACASU GEÇMİŞTE MADENCİLİKLE ÖNE ÇIKTI

Karacasu ne gibi özellikleriyle diğer ilçelerden öne çıkmaktadır?

Karacasu’nun diğer ilçelere göre ön plana çıktığı en önemli özelliği madenler olabilir. Çünkü Karacasu’da önemli miktarda zımpara maden yatakları bulunuyor. Bu madenin önemi de oldukça geç bir tarihte keşfedilmiş olmasıdır. 1844 yılına kadar zımpara madeninin sadece Ege Denizi’nde, bizde Nakşa diye bilinen Naksos Adası’nda bulunduğu zannediliyordu. Bu tarihte yapılan keşifle Batı Anadolu’da, Gemlik, Kula ve Kuşadası’nda da bulunduğu ortaya çıktı. Bu keşif, insanları maden yatakları aramaya itti. Çünkü Osmanlı Devleti yeni bir maden yatağını keşfedip haber veren kişilere ödül veriyordu. Bunun örneğini Karacasu’da görüyoruz. Hasan Tahsin Efendi adında bir Osmanlı vatandaşı Karacasu’da 814 tonilatoluk bir maden keşfederek devletten önemli miktarda ödül almıştır.
Burada bir ismi anmak istiyorum. İzmir’de yaşayan bir İngiliz vatandaşı olan Ernest Abbott. Abbott, Karacasu’daki zımpara madenlerinin de işletmelerini 50 yıldan fazla süreyle kiralamıştır. Karacasu’da çıkarılan madenleri İzmir’e ihraç ederken zaman içerisinde bölgedeki bütün zımpara madenleri üzerinde söz sahibi olacak kadar işlerini ilerletmiştir. Hatta Osmanlı Devleti Abbott’ın madenler konusundaki çalışmalarından dolayı kendisine Mecidiye nişanı vermiş ve zımpara madenleri ile ilgili herhangi bir sorunda kendisine güvenilmiş ve danışılmıştır.

AY-SİAD’tan tarihi yolculuk AY-SİAD’tan tarihi yolculuk

TARİHİ YANLIŞ DÜZELTİLECEK

Belediyenin kuruluş tarihi olarak 1867 ibaresini görüyoruz pek çok yerde. Sizin çalışmanızda ise daha farklı bir tarih var. Bu konuda bilgilerin güncellenmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?


Daha önce de söylediğim gibi, 1867 yılında İstanbul dışındaki ilk belediyeler kuruldu. Fakat bu yeni belediyeler uluslararası ticaretin oldukça aktif olduğu kentlerde kurulmuştu. Bizim bulduğum tarih ise 1895 yılını işaret ediyor. Bu açıdan belediye tarihinde bir bilgi güncellemesi yapılması gerekiyor. Zaten Karacasu Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Büyükyapıcı ile de görüştük. Kendileri ve ekibi bu konuda hemen çalışmalara başlamışlardı. Hatta bizlere hazırladıkları bazı örnek amblem çalışmalarını dahi gösterdiler.


Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde Lisans ve Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Ardından doktoramı 2023 yılında Ege Üniversitesi’nde tamamladım. Genel olarak 19. yüzyıl Osmanlı kent ve sosyo-ekonomi tarihi üzerine çalışıyorum. İlk ciddi çalışmam ise zamanın Aydın Valisi Sn. Erol Ayyıldız’ın himayelerinde rahmetli hocamız Prof. Dr. Enver Konukçu tarafından gerçekleştirilen Karacasu ve çevresinden başlayarak Aydın’ın ilk Türk yerleşimleri ile ilgili tarihi coğrafyanın incelendiği araştırma faaliyetine Hocamızın yanında eşlik ettim. Ayrıca uzun yıllar hocamızın asistanlığını da yaptım. Aydın ve çevresi tarihi ile ilgili olarak pek çok kitap bölümü ve makale kaleme aldım. Kitap çalışması olarak da Aydın’da Ahilik kültürünü konu alan “Aydın İli’nde Ahîlik Kültürü ve Ahîler” başlıklı kitap çalışmasının ortak yazarlarından birisiyim. Bunun dışında Ege Üniversitesi Tarih Bölümü’ndeki hocalarımla birlikte kaleme aldığımız, II. Abdülhamid Dönemi’nde salgın hastalıklarla mücadeleyi ve devletin aşı politikasını ele alan “II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı Dünyasında Salgın Hastalılarla Mücadele ve Koruyucu Sağlık Politikalarında Aşı ve Aşılama” başlıklı bir kitap ile Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tarih Bölümü’nde bulunan sayın hocam Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Başaran ile kaleme aldığımız “Sicill-i Ahvallerde Aydın Doğumlu Memurlar (1834-1890)” başlıklı bir kitabım da bulunmaktadır. Son olarak da Başaran Hocamla birlikte yeni bir kitap çalışması üzerinde çalışıyoruz. Bu eserin de kısa süre okuyucunun karşısına çıkacağı günü iple çekiyorum.


Sorularımız dışında eklemek istediklerini varsa ekleyebilirsiniz.


Son olarak sizlere teşekkür etmek istiyorum. Çünkü akademik yayınların çok fazla okunmadığına dair hâkim bir düşünce vardır. Ancak sizler gibi insanların bu yayınları yakından takip ediyor olması bu düşünceyi haksız çıkarmaktadır. Bu yüzden sizlere çok teşekkür ederim.

Muhabir: ÖZGÜR DEDEOLUK