KADİM BİR ATEİZM: DEHRÎLİK
Dehr, lügatte; zaman, asır, çağ gibi anlamlara gelmektedir."Dehrîler" veya "Dehriyye" ise, zamanı esas alıp, zamanın ve maddenin ebedîliğine inandıkları için, dünyadaki hadiselerin ancak tabiat kanunlarına uyarak meydana geldiğini kabul eden hayırsız bir zümredir. Bunlar, Maddiyyûn (materyalistler), Muattıla (Allah’ı ve sıfatlarını yok sayan) ve Zenâdıka (Ateistler) isimleriyle de anılırlar. Gazalî, kendisinden önceki felsefecileri üç gruba ayırmakta ve fikirlerini de ortya koymaktadır: Bunlar: Dehriyyûn (Materyalistler), Tabîiyyûn (Natüralistler) ve İlahiyyûn (Metafizikçiler)dir. "Bunlar, en eski filozoflar zğmresi olup Kâinâtı idare eden ve herşeye muktedir olan bir yaratıcının varlığını inkâr etmişlerdir. Âlemin bir yaratıcı tarafından değil de, öteden beri kendi-kendine mevcut olduğunu; canlının meniden, meninin canlıdan vücûda geldiğini, böylece ebedî olarak devam ettiğini iddia etmişlerdir ki, bunlar –kelimenin tam anlamıyla- zındıktırlar." (Gazali, el-Munkızu mine'd-Dalâl, 48) Bir başka kategoriye göre de Dehrîler, tabiat felsefecilerindir. Tabiat felsefesi ile uğraşanlar dörde ayrılırlar. Bunlar; Tabiatçılar (Natüralistler), Dehrîler (Maddeciler), Batınîler ve İhvânu's-Safâ'dır. (Prof. Dr. Cavit Sunâr, Varlık Hakkında Ana Düşünceler,170). DEHRİLİK TARİHÇESİ Dehrîlik, doğrudan doğruya İslâm kültüründen doğmuş felsefî bir cereyan değildir. Kur'ân-ı Kerim'de "Hayat, ancak bu dünyadaki hayatımızdır; ölürüz ve yaşarız, bizi ancak zamanın geçişi yokluğa sürükler derler. Onların bu hususta bir bilgisi yoktur, sadece böyle sanırlar" (Casiye,24) âyetinde de işaret edildiği üzere İslâm'dan önce ve İslâm'ın yayılışı sırasında Ortadoğu'da bunlar veya bu fikirler mevcuttu. Helenistik devirde materyalistlerin tesiriyle ortaya çıkmış bu fikirler,müslüman olmayan zümrelerin te’siriyle İslâm kültürüne geçmiştir. Özellikle tercüme hareketinin sonucunda Heraklit, Demokrit, Epikürcülük ve Stoacılık gibi felsefi düşüncelerin etkisi olmuştur (M. Bayraktar, İs. Felsefesine Giriş, 90). İslam tarihinde Dehrîlerin temsilcileri ve bu fikri kabul edenler olarak şu isimler sayılmaktadır: Ebû Ali Rica, Talût (Yahudi asıllı), Salib b. Abdulkuddûs, Ebû İsâ el-Varrâk, Beşşâr b. Burd ve bunların bir tür öncülüğünü yapan İbn Râvendî. (ö. 245/859) İslâm literatüründe, “dehriyye” diye adlandırılan ateizm, kronolojik bakımdan iki ayrı safha halinde irdelenir. Cahiliyye Dönemi Dehriliği ve İslâm sonrasındaki Dehriyyun... Kur'an-ı Kerîm'de: "Dediler ki: o (hayat dedikleri) şey, dünya hayatımızdan başkası değildir; ölürüz, diriliriz, Ve bizi ancak dehr (zaman) helâk etmektedir.' Halbuki onların bu sözlerinde hiçbir ilimleri yoktur. Onlar ancak zanda bulunuyorlar. " (Casiye, 24) ayetiyle bildirilen cahiliyye dehriliği, yaratılmayı inkârla zaman ve maddenin ebediliğini öne süren bir inançtır. Felsefî anlamdaki İslâm sonrası dehrilik ise Sâsânîler döneminde yaygın bir inanç olarak gözlenen "herşeyi değiştiren ve herşeyden kuvvetli olan, tüm olayları oluşturan ve yönlendiren büyük güç, yalnızca sınırsız zamandır" temel inancı üzerine oturtulmuş bulunan zurvanig'in karşılığı ve uzantısıdır. Bu inancın sahipleri Allah'ı inkâr ederek, bütün oluşları zaman, dehr ya da felek adını verdikleri akışa bağlamaktaydılar. DEHRÎLERİN GÖRÜŞLERİ Bütün metafizik gerçekleri inkâr ederler. Dinleri ve peygamberleri lüzumsuz kabul ederler. Bundan dolayı kendilerine "Zanâdıka =Zındıklar" denmektedir. Her şeyi dış duyuların verilerinden ibaret sayarlar. Duyularla elde edilen bilgiyi yegane gerçek bilgi kabul ederler. Zirâ onlara göre her şey bu dünyadadır, ilâhî bir şey yoktur. Bunun için de kendilerine " Hissiyyûn= Beş Duyucular" adı verilir. (Yani bugünkü Pozitivistlerin o zamanki köklerini oluştururlar.) Allah'ı ve rûhu inkâr ederler. Maddeden bağımsız bir ruh yoktur. Her mevcut maddîdir. Allah'ın mevcudiyetini ve dünyanın Allah tarafından (Allah'ın lûtuf ve keremiyle) yaratıldığını inkâr ederler. Bundan dolayı da "Muattıla" ve "Mülhidler" (Ateistler) olarak bilinir. Hiçbir şekilde eskimeyen veya her şeyin kendisinde eskidiği yegane bir gerçek vardır ki, o da dehr yani zamandır. Buna inanırlar. Kendilerine "Dehriyyûn" denmesinin sebebi de bu inançlarıdır. Bunların inançlarının en belirgin tarafı, zamanın başlangıcı olmadığı fikridir. Önemle bağlandıkları bu nokta, onların diğer bütün inançlarının temelini oluşturur. Dehr (zaman)dan sonra duyulara konu olan ikinci bir gerçek daha vardır ki, o da maddedir. Maddenin ötesinde başka hiçbir gerçek yoktur diyerek metafizik bütün varlık(cin, Şeytan, melek gibi) ve olayları (Ahiret, kıyamet gibi) külliyyen inkar ederler. Bundan dolayı da kendilerine "Maddiyyûn" (Materyalistler) denmiştir. (el-Bağdâdî, el-Fark Beyne'l-Fırâk, 170) Binaen aleyh onlara göre Âlemin iki buudu vardır: Dehr ve madde. Bu ikisi ezelî olduğu için âlem de ezelî olupyaratılmamıştır. Bundan dolayı da âlem sürekli varoluş içinde sonsuza kadar devam edecektir. O itibarla Âlemden ayrı iradeye sahip bir Allah yoktur. Allah ve âlem aynıdır. İnsanın değeri psişik değildir; yani ruh ve metafizik özelliğinden ileri gelmez. Tümel varlığın bir sonucudur. İnsan ruhu âlemden sonra tümel varlığa karışır; ebedîlik de bunun ebedîliğinden ibettir. Bu yüzden bunlar "Ehlu't-Tenâsuh" (Tenâsuhçular=Reenkarnasyoncular) olarak da tanınmaktadırlar. Onlara göre, yaratılışın arzu ettiği her şey mübahtır. İnsan ile hayvan arasında bir fark yoktur. Hazlara engel olan şeyler kötüdür. Kendisine faydalı olan bir şey birisinin ölümüne sebep olsa bile iyidir. HULASA Dehrilikte ateizm'de olduğu gibi kesin bir inkâr, Yüce Allah'ı açık bir biçimde yok sayma söz konusudur.Allah'ın sadece esma ve sıfatlarını değil de, gerek yaratıcılık, gerek ilâhlık ve gerekse rablık plânında küllî bir inkâr vardır. Ateizm, gerçek anlamıyla, işte böylesine bir küllî inkârdır.