İYİ Parti Çine İlçe Başkanlığı’nın düzenlediği lansman toplantısında konuşan İYİ Parti Aydın İl Başkanı Ahmet Ertürk, hem yerel hem de ulusal gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Partisinin yeniden güç kazandığını belirten Ertürk, seçim sonrası süreç, Suriyeli sığınmacılar ve bölgesel gelişmeler üzerine dikkat çekici ifadeler kullandı.
“İYİ PARTİ TÜRKİYE’NİN UMUDU OLDU”
Ertürk, İYİ Parti’nin yerel seçimlerden sonra toparlandığını ve tekrar eski gücüne kavuştuğunu söyledi. Partinin üye sayısında, artış yaşadıklarını ifade eden Ertürk, “Her gün il ve ilçelerimizde yeni üye kayıtları yapıyoruz. Daha önce istifa etmiş arkadaşlarımız da tekrar gelip görev almak için adeta yarışıyorlar. Bu durum bizi son derece mutlu ediyor. İYİ Parti, şu anda Türkiye’nin son kalesi ve umudu olmuştur” dedi.
“SURİYE PARÇALANMIŞTIR”
Konuşmasında Suriye meselesine değinen Ertürk, Türkiye’nin dış politika hamlelerini eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“Sanki biz Suriye'de çok büyük işler başarmışız, Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanmış, demokrasi gelmiş gibi bir hava estiriliyor. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir zafer havasında konuşuyor. Ama bildiğimiz gibi İsrail’in Lübnan'daki saldırısı sona ermesinin ardından, Suriye'deki bu muhalif güçler, harekat başlattı ve hiçbir çatışmaya girmeden ülkeyi, demokrasiye kavuşturduklarını savunuyorlar. Şu anda Suriye bana göre parçalanmıştır ve bunda en büyük aktif rol oynayan da İsrail’dir ve arkasındaki güç de Amerika'dır. Şu anda hiçbir askeri faaliyet yapamayacak bir durumda olan bir Suriye var. Türkiye olarak ne yapmamız gerekiyordu? Bizim burada kesinlikle İsrail'in işgaline karşı çıkmamız gerekirken ne Türkiye'den ne Avrupa ülkelerinden ne de Amerika'dan ses çıkmıyor. Aynı Irak’ta yaptıkları gibi Suriye'yi de parçaladılar. Ve sınırımızın hemen ötesinde bir Kürt devleti kurma hayalini gerçekleştirmek için çaba harcıyorlar. Bu gidişat, İran’ın ardından Türkiye’yi de hedef alacaktır.”
“GERİ DÖNEN FALAN YOK”
Suriyeli sığınmacılar konusunda da açıklamalarda bulunan Ertürk, geri dönüşlerin büyük bir algı yönetimiyle abartıldığını savunarak, “Suriyeli sığınmacılarla ilgili Sayın Recep Tayyip Erdoğan, herkes mutlulukla geri dönüyor diyor. Geri dönen falan yok. Kimse kimseyi kandırmasın. 2 bin 500 Suriyeli, Suriye'ye döndü diye, milyonlarca Suriyeli geri döndü algısına kime inanmasın. Yok, böyle bir şey. Hatta korkarım ki önümüzdeki günlerde, Suriye'deki bu iç savaş farklı yerlere eğilebilecek şekilde duruyor, yeni bir göç dalgası olma ihtimalinden endişe duyuyorum” dedi.
“2027’DEN ÖNCE SEÇİM OLACAĞINI HİÇ DÜŞÜNMÜYORUM”
Ertürk, erken seçim tartışmalarına da değinerek hükümetin anayasa değişikliği planlarını eleştirdi. Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışılmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Ertürk, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin de sert eleştirilerde bulundu. Ertürk, “Erken seçim olur mu olmaz mı bunu bilemiyoruz. Benim şahsi kanaatim 2027’den önce seçim olacağını hiç düşünmüyorum. Anayasa’yı değiştirmeden de bir erken seçime gitme niyetleri yok. Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışılır duruma getirilmesini, herkes seyirci kalıyor. Kimisi mantıklı şeyler söylemeye çalışıyor. İYİ Parti olarak Anayasa’nın özellikle ilk dört maddesinin değiştirilmesine kesinlikle karşıyız. Artı üç kez seçilmiş cumhurbaşkanı, dördüncü kez Anayasa'ya göre kesinlikle seçilemez. Maalesef ana muhalefet dördüncü kez seçilmesinin önünü açmak için uğraşıyor ve burada şöyle bir söylem geliştiriyor; ‘Tayyip Erdoğan’ı yenerek göndereceğiz.’ Erdoğan'ı yenerek gönderme anlayışı bence yanlış. Anayasa'ya göre zaten aday olamaz” ifadelerini kullandı.
KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ
2023 yılı Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan süreci eleştiren Ertürk, CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da hedef alarak, “En önemli Cumhurbaşkanlığı seçimini, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yüzünden tabiri caizse altın tepside, Erdoğan'a zaten teslim ettik. Dikkat ederseniz seçimden bu yana hiçbir şekilde ülkenin gündemi değil, işte İmamoğlu mu aday olmalı, Mansur Yavaş mı aday olmalı? Bunu tartışıyorlar. Peki, İYİ Parti olarak en büyük yarayı biz nerede aldık? Yerel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı seçiminde aldık. Biz, şu anda adaylık yarışında olan CHP’li iki belediye başkanından birisinin aday olması durumunda Türkiye'de yeni bir dönemin başlanacağını, yeni bir yüzyılın başlayacağını iddia ettik. O gün bu görüşümüz kabul edilmedi. Sayın Kılıçdaroğlu çıktı, dedi ki ‘Ben Kemal geliyorum’ dedi. Sinema artistliği yapıp kendisini aday yaptı. Ve biz o gün işte masadan kalktı, masaya oturdu olayları ile ciddi manada bir yara aldık. Halbuki biz kendimizden bir aday değil, sadece kazanabilecek olan iki tane adayı teklif ettik. Maalesef bu teklifimiz reddedildi. Kazanabilecek adayı bertaraf edip Kılıçdaroğlu ben adayım diyerek çıktı. Kola kutusunu koysanız kazanıyoruz edası ile girdi, seçimi de kaybettik” diye konuştu.
İYİ PARTİ’NİN OY ORANI ARTIRIYOR
İYİ Parti’nin oy oranlarına dair de açıklamalarda bulunan Ertürk, “Yerel seçimlerden sonra işte yüzde 3-4 oy oranlarında gösterilen İYİ Parti, şu anda yüzde 11’in üzerindedir. Her ne kadar yandaş araştırma şirketleri, yüzde 8-8.5 bandında gösteriyor olsa da yüzde 11’in üzerindeyiz. Yılbaşından sonra da yüzde 22’lere direkt sıçrama yapacağız” diyerek partisine olan güvenini ifade etti.
ULUSAL TAŞIT TANIMA SİSTEMİ
Ertürk, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi hakkında ciddi güvenlik endişelerini de dile getirdi. Araçların benzin deposu kapağına takılacak çiplerin İsrail tarafından üretildiğini iddia eden Ertürk, “İsrail, Lübnan ile çatışmaya girdiğinde, çağrı cihazlarını bir tuşla patlattı, birçok insan öldü, yaralandı. Şimdi, biz araçlarımıza ulusal taşıt tanıma sistemi denilen bir çip takacağız ve bu çip, zorunlu. Bu çiplerin üreticisi İsrail. Bir dolara üretilen çip, İsrail'le ticaretimiz şu anda güya yok, bundan dolayı işte Kanada, Hollanda gibi devletlerin üzerinden bize 30 dolara satılıyor. Bugün çağrı cihazlarını patlatan İsrail, benzin deposu kapağına taktığımız bir çipi patlattığını düşünürseniz, bir de 12 bin tane petrol istasyonu da aynı şekilde olacak. Yani bir anda 12 bin tane petrol istasyonu, 30 milyon aracın bir anda patlatıldığını düşünürseniz Türkiye diye bir şey kalmaz. Bu kadar ciddi bir konuyu sadece vergi kaçağını önlemek adı altında yapmaları mümkün değil. Ben buna inanmıyorum. Kaçağı önlemek çok basitken, böyle külfetli bir olaya girmenin arkasında çok ciddi bir ulusal güvenlik var” ifadelerini kullandı.