Düşüncen konuşmana,
Konuşman hareketine,
Hareketin kaderine yansır.
Güzel düşün, güzel yaşa.
Mevlana Celaleddini Rumi böyle anlatmış düşünmenin ne olduğunu. Çağımızda topyekün bir özgürlük hareketi içindeyiz. Başı çeken görüş ise düşünce özgürlüğü. Ben hep düşünce özgürlüğü tanımının saçmalığını sorgulamışımdır. Zira düşünce dediğin şey sadece senin içinde olan bir şey. İnsan düşüncelere daldığı zaman kendisi bile kısıtlayamıyorken, hangi çılgın zincir vurabilir ki düşünmeye. Eee düşünce kişiye özel olduğuna göre kim düşüncelerin özgür olmadığını söyleyip sloganlar atabilir. Düşüncelerimizi özgürlüğünden koparıp alan şey nedir?
Hangimiz hayatımızın bazı anlarında kötü şeyler düşünmedik. Canımız yandığında intikam almayı düşünmedik mi? Canımızı yakanın canını yakmayı düşünmedik mi? Fikir ufkumuzda sevmediğimiz insanlara galiz küfürler savurmadık mı? Herkes değil ama kimimiz sahip olmayı çok isteyipte alamadığımız bir şeyi başkasında görüp kıskandığımız ve ondan çalmayı düşündüğümüz zaman suçlumuyuz. İnsan beyni garip bir organ. En kestirme tabirle tüm vücudu kontrol eden bu organ bizim ne kadar dostumuz, ne kadar düşmanımız. Zira İçinde kötülüğü düşündüren, kötülüğü planlayan beyin değil mi? Ama olay şu ki beyin içinde oluşturduğu hiç bir şeyden sorumlu değil. Çünkü sadece komutu vermekle mükellef. O sadece iyiyi yada kötüyü düşünüp planı yapıyor. İşte bu noktadan sonra o düşüncenin fiiliyata tezahürü olup olmadığı söz konusu. Tamamen kendi içinde sınırsız özgürlükle düşündüğünü, dile vurup konuştuğun an, yazıya döküp paylaştığın an o artık masum bir düşünce olmaktan çıkıp fiiliyata dönüşüyor. İşte ahmak tezahürüyle “DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ” isteyenlerin özgürlük istediği şey düşünce mi oluyor gerçekten.
Derler ya eskiler “Dervişin fikri neyse zikri de odur” Eeee derviş fikrinden değil, zikrinden mesul değil mi? O halde dile vurmuş düşünceler nasıl sonsuz özgür olabilir. O kas kafanın içinde beslenip büyütülmüş zehirli fikirler eyleme dönüşüp birilerini yaralıyorsa eğer buna özgürlük istenebilir mi? Asıl sorun fikirlere özgürlük istemekte değil. Doğru ve akılcı yol zaten bu değil. Bu sadece kuru slogandan öte gerçekçiliği olmayan boş laf. Asıl aranan “ADALET” olmalı. Gerçekten sonsuz özgür olan düşüncenin vücut bulduğunda bu sadece düşüncedir deyip ardını aramamak kusura bakmayın ama ADALETİN KATLEDİLMESİDİR. Aynı şekilde dile vuran düşünceleri belli zümreler yararına yok saymak, yada sadece karşıt zümreden gelenleri cezalandırmakta ADALETİ KATLETMEKTİR. Adalet, düşünceye sonsuz özgürlük vermeye çalışmak değil, en basiti konuşarak bile eyleme vurmuş halini şaşmayan terazide yargılayıp eşit davranabilmek olmalı.
Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete hesabı sazı eline almış ama ne çaldığını ne söylediğini kendisi bile anlamayan adamların çığırtkanlıkları bizi gerçeklerden uzaklaştırıyor. Gerçekten aradığımız şeyin düşünce özgürlüğü olduğunu zannederek aptal bir döngüde dönüp duruyoruz. Ama siz yine benim deli saçmalarıma bakmayın, gidin o DÜŞÜNCELERE ÖZGÜRLÜK sloganlarını atanlarla saf tutun. Belki bulursunuz aradığınızı.
Trend Haberler
Aydın'da acı ölüm: Hız tutkusu sonu oldu
Nazilli’de okul yangını: Gece başlayıp sabaha kadar cayır cayır yandı
Genç mühendis kansere yenildi
Aydın'da feci kaza! 27 yaşında hayatını kaybetti
Aydın’da feci ölüm: Süt sağarken akıma kapılarak can verdi
Kuşadası'nda zamlara karşı çare sobalar oldu