Doğruyu, Hakk için söylemek…
İhyau’ulûmi’d-dîn adlı eserinde İmam-ı Gazali hazretleri şöyle bir hadis şerif zikretmektedir: “Şehidlerin en makbulü Abdulmüttalip oğlu Hamza’dır. Bundan sonra Allah uğrunda bir hükümdara emr-i mâruf ve nehy-i münker’de bulunduğu için, hükümdar tarafından öldürülen kimsedir” (İhya-u’ulumi’d-din-, C.2 shf,835-835, Bedir Yayınevi, İstanbul, 1973). Yine başka bir Hadis-i Şerif’te Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “En üstün cihad, zalim Sultan’a karşı hak sözü söylemektir” (Adı Geçen eser(age) shf.836). İştişari eleştirinin zirvesi ise acı da olsa sırf Allah rızası için muhatabına doğruyu söylemektir. Bu hususta Hz. Ali (ra) ‘dan rivayet edilen bir Hadis-i Şerif’te Hz Ömer (ra) şöyle tarif edilmiştir: “Allah Ömer’e rahmet etsin, acı da olsa doğruyu söyler. Doğru söylemesi kendisine bir dost bırakmamıştır” (age,shf.:836). Netice de şunu ifade etmeye çalışıyoruz: Bu cemiyette hep birlikte yaşıyoruz. Bir toplumu ayakta tutmanın yolu, idare edeni, sırf Allah rızası için idare edilen tarafından ikaz edilmesidir. Dedi kodu yapmadan… Oh olsuna mahal bırakacak bir ortamı oluşturmadan… Beklentisiz… İkbal peşinde koşmadan… Medeniyetimizin bize öğrettiği ilkeleri hayata geçirelim; kâfi… Herkes üzerine düşenin yapsın: Meslek sahibi, zanaatını icra etsin… Memur, memurluğunu… Amir, amirliğini… Yönetenler, idareciliğini adalet ve liyakat esasına göre yerine getirsin… Görülecektir ki birçok mesele kendiliğinden çözüme kavuşacaktır. Vesselâm.