Kuşadası Genç İş İnsanları Derneği tarafından (KUGİAD) Kuşadası Belediyesi ve Kuşadası Ticaret Odası’nın (KUTO) işbirliğiyle düzenlenen ‘Depreme Bilinçli Bakış’ konferansı Kuşadası'nda gerçekleşti. KUTO konferans salonunda düzenlenen konferans etkinliğine Kuşadası Kaymakamı İbrahim Keklik, Kuşadası Belediye Başkan Vekili Efe Berberoğlu, KUGİAD Başkanı Haşmet Boğalı ve yönetimi, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar yoğun katılım gösterdi.

Karacasulu muhtardan örnek davranış Karacasulu muhtardan örnek davranış

Santorini Adası’nın bulunduğu bölgede ard arda yaşanan deprem fırtınasının konuşulduğu konferansta, Prof. Dr. Ahmet Ercan, olası bir depremde Kuşadası'nın bu durumdan nasıl etkileyeceğine değinerek, deprem olmadan önce ve olası bir deprem sonrasında yapılacakları ve alınacak önlemleri Kuşadalılarla paylaştı. Depremlerin yanardağ kaynaklı olduğunu düşündüğünü anlatan Ercan, ''Kuşadası için korkulacak bir durum yok. Kimse boş yere endişeye kapılmasın” açıklamasını yaptı.

Konferansın açılışında konuşan KUGİAD Başkanı Haşmet Boğalı, konuşmasında, ''Deprem özellikle bizler gibi aktif fay hatları üzerinde yaşayan toplumlar için kaçınılmaz bir doğa olayıdır. Ancak depremin yıkıcı bir afete dönüşmesi bizim ona ne kadar hazırlıklı olduğumuza bağlıdır. İş dünyası, yerel yönetimler, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları olarak hepimize büyük görevler düşmektedir'' dedi.

“DEPREMLER YANARDAĞ KAYNAKLI”

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan'ın konuşmacı olarak katıldığı ve iki bölümden oluşan konferansın ilk bölümünde, Santorini Adası ile Amorgos çukuru bölgeleri arasında meydana gelen depremlerin neden kaynaklandığına değinildi. Deprem fırtınasının kökeninin denizin içindeki yanardağ hareketliliğine bağlı olduğunu öne süren Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Yanardağların bulunduğu alan Afrika ve Anadolu anakaraları tarafından çift taraflı sıkıştırılıyor. Bu durumda o bölge ya kırılarak ya da yanardağların patlaması sonucu deprem üretebilir. Şu an orada yaklaşık 45 kilometre derinden gelen, 2 bin 200 santigrat derece sıcaklığındaki erimiş yüksek kıvamlı magma, yüksek basınçla magma odalarını dolduruyor. Odalara, yaklaşık 250 kilobarlık basınç uyguluyor. Bu baskı, bölgenin patlama için basıncını artırıyor. Basıncın artması sonucunda da depremler oluşuyor. Benim düşünceme göre şimdi olan da bu” dedi.

''OLUŞACAK SÜPÜRTÜ DALGASI İÇİN KORKULACAK BİR DURUM YOK''

Santorini Adası’nın bulunduğu bölgede yanardağ ile ilişkili bir deprem olması halinde süpürtü (tsunami) dalgalarının da oluşabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Ercan, etkinlikler şu anda Columbus ile Katrina yanar dağlarının olduğu yerde devam ediyor. Bu durumun Kuşadası için en kötü senaryosunu konuşursak, bu yanardağların püskürdüğünü ve ağzının göçtüğünü düşünelim. Süpürtü dalgaları gelecektir akabinde. Bu dalgalar Kuşadası'na en erken 1 buçuk saatte ulaşacaktır. O bölgede bir göçüntü olduğu zaman o uyarıyı hemen alacağız. Bunun için AFAD'ın kente ses uyarı cihazları koymasına gerek yok. Her köşe başında bir cami var ve gerekli durumlarda o camilerden uyarı anonsu geçilerek vatandaşlar durumdan haberdar edilebilir. Bölgede 7.8'lik bir deprem olsa ki bu olabilecek en büyük depremdir, Kuşadası'nda yaratabileceği süpürtü dalgasının yüksekliği 2020 tarihindeki Sisam-Kuşadası depreminin yaratmış olduğu süpürtü dalgasının yüksekliğinden daha fazla değildir. Ortalama tırmanma yüksekliği 1 buçuk metre, bazı dar olan yerlerde 4-5 metreyi bulabilir. Zaten bizim denizden yüksekliğimiz de 1 buçuk 2 metre. Dolayısı ile çok büyük bir etkisi olmayacaktır ama önlem olarak kıyılardan uzağa gitmek gerekiyor. Önlem almak için yeterli bir zamanımız olacaktır. 2020 depreminde Kuşadası'nda depremin etkisini yaşadınız. Olası bir depremi o depremden daha az bir şekilde hissedeceksiniz'' sözlerine yer verdi.

''KUŞADASI EVLERİ YORGUN''

Olası bir deprem için Kuşadası'nda gerekli önlemlerini alınması gerektiğinin özellikle altını çizen Prof. Dr. Ercan, ''Yapılması gereken şey önlem almaktır. Kuşadası evleri hali hazırda bir deprem gördü ve evleriniz şu anda yorgun. Evleriniz 2020 yılında sıfır durumdayken depreme yakalandı ancak şu anda 7. raundu bitirmiş bir boksör yorgunluğunda. Aydın'ın başladığı yer Buharkent'ten Kuşadası'na ve Didim' e kadar olan yer kırmızı. Yani birinci sınıf sulak ve gevşek tarım arazisi demek. Yapılaşmaya açılmasın demek. Bunca uygarlık geçmiş ve yapılaşmaya açılmamış ve o zamanlarda yapılar sürekli olarak yamaçlarda kurulmuş. Özellikle, Kuşadası'nda çok büyük hatalar yaptık. Birinci sınıf tarım alanlarını yapılaşmaya açtık. Yapılarımızı yaparken bu noktalara yapmamalıyız. Sağlam ve dayanıklı yapılar inşa edersek depremden en az hasarla kurtuluruz. Betonarme yapılardan vazgeçerek çelik konstrüksiyonlu binalar inşa etmeliyiz” dedi.

''DOĞA ASLA AFFETMEZ''

Yanlış yapılaşma sonucunda Türkiye'de çok fazla acı tablo ile karşılaşıldığı anlatan Profç Dr. Ercan, ayrıca, ''Doğada öyle bir denge var ki siz imar barışından kendinizi affettirebilirsiniz, kaçak yaparsanız görmezden gelebilirler ama doğa asla affetmez. Tarım alanları gibi depremin yıkım göstereceği alanlara yapılan yapıları doğa günün birinde mutlaka yıkar. Deprem teknik, bilimsel bir konudur. Bu dinle, kaderle izah edilemez ve açıklanamaz” diye konuştu.

Muhabir: AYLİN ESER