Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerine bir değerlendirme…

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerine bir değerlendirme…
Abone Ol

Emperyalizme karşı mücadele, ancak yönetimi bağımsızlaştırmayla başlayabilir. Öteki adımlar ancak bu sayede atılabilir. Ülkelerin ve halkların gerçek bağımsızlığı da ancak yönetimleri hür olduğunda söz konusu olabilir. Aksine, Yahudi-Hıristiyan Uygarlığı’nın tatbik ettiği sistemin nihai amacı bu köleleştirme sisteminin ebediyyen var olması için buna karşı çıkıp öteki ülkelere de örnek olabilecek güçlü büyük milli devletlerin ortaya çıkmasını önlemek. Bunun için büyük devletler önce küçük milli devletlere bölünüyor. Sonra da şehir veya bölge devletlerine bölünerek küçük zayıf devletçikler halinde varlıklarını kölelik sistemine uygun olarak devam ettirecekleri kurtuluşu imkânsız bir şekle getirecekler. İşte insanlık veya kurtuluş mücadelesi buna karşı yapılacak veya yapılan mücadeledir. Bizim Türk Tipi Başkanlık’da görmek istediğimiz bazı hususları şöyle sıralayabiliriz:
1. İki Meclis Olmalı: a) TBMM: %10-15 Baraj sistemi (300 Milletvekili) b) Müşavere/Danışma Meclisi: %1 baraj Sistemi. Bu mecliste Türkiye’de yaşayan her kesimin temsilcisi olacaktır (300 milletvekili). c) TBMM’nin görevleri devam etmekle beraber, Müşavere/Danışma Meclisi de Yürütme’nin faaliyetlerini denetleyebilme, kanun çıkarma gibi (belirli bir çoğunluk olması şartıyla:4/5 gibi) göstermelik değil tabanın sesi olma vasfı tesis edilmelidir. TBMM ve Müşavere/Danışma Meclisinin görev ve yetkileri netleştirilir. Bu ikili yapı Sistemi tıkayıcı değil, tamamlayıcı ve kutuplaşmayı engelleyici; hatta en aza indirmeyi sağlayacak bir yapıdır. d) Bize göre bu ikili yapı Türk Tipi Başkanlık Yönetim sisteminin en mühim ayağıdır. Bu ikili sistem, gerçek anlamda millet-devlet kaynaşmasını sağlayacaktır. Zira bütün kesimlerin temsilcisi bir şekilde Devlet’in en yetkili kişisini etkileme şansına sahip olacaktır. e) Bunların dışında teknik birçok husus var. Onlar bu ana eksen etrafında şekillenecektir. Tartışılıp karara bağlanması mümkündür. f) Siz hangi sistemi getirirseniz getiriniz, milleti dışarıda bırakacak bir yönetim sistem anlayışı millette karşılık bulmayacaktır. Millette karşılık bulmayan bir yönetim sistemiyle Yahudi-Hıristiyan Uygarlığının Vahşi Zihniyetine karşı mücadele edemezsiniz. Sadece mevcut Modernist-Batıcı Oligarşik yapını devamı sağlarsınız. Bu da konjonktürel bir stratejidir. Bunun da bir karşılığı olmayacaktır. g) Bizim, Tam Bağımsız Türkiye için Türk Tipi Başkanlık Sisteminin varlığından başka bir yolmadığı; ama bunu tesis ederken yönetimde adalet, liyakat ve istişareyi (bu, dostlar alışverişte görsün anlamında değil; hutbe irad eden Halifeye kılıcını gösteren Sahabenin (ra) dik duruşundaki müşavere anlayışı) esas alan bir yönetim istemi olmaz ise her şeyin havanda su dövmekten başka bir işe yaramayacağı da unutulmamalıdır. *** Bu tür istişari eleştiriler dikkate alındığında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan yönleri tedricen tecdidi mümkün olacaktır. Öyle bir sistem yerleşsin ki şahsa bağlı kalmadan müesseseleşmiş (kurumsal) bir nizam mağdur ve mazlumların sesi olmaya devam edebilsin.