Ben bir zeytin ağacıyım Türkiye’nin dağlarında
Genellikle Ege ve Akdeniz’de yaşarım. Buraların iklimi bana iyi gelir. Taşlık, kayalık yerlerle sorunum olmaz. Bir yol bulup iki taşın arsından bile çıkarım. Ben bir zeytin ağacıyım dediğim de beni yalnız sanmayın Bugün bu topraklar da 188 milyon zeytin ağacı var. Birde bizi gözü gibi bakan 500 bin zeytin ve zeytinyağı üreticisi olduğunu unutmayın. Onlar ben bildim bileli girdi yüksekliğinden dolayı dertlidirler. Bugünlerde dertleri katlanmış görünüyor. Dertlerin katlanmasının nedeni; hükümetin yaşadığım yerleri maden sahasına dönüştürme kararı.
Öncesinde başka alanlar yokmuş gibi yaşama alanlarımı, yolar, binalar yaptılar. Şimdi köklerimin altındakileri çıkarmak için beni öldürüyorlar. Bu düşmanlık niye? Binlerce yıldır canlılara hiçbir zararım olmadı. Hiç kıskanç değilimdir. Yapraklarım gölgesinde onlarca çeşit ot biter. Birçok hayvan buralardan beslenir. Köklerimle toprakları sıkıca kavrayıp sele bırakmam. Dağlarda ovalarda bütün canlılar beni tanırlar. Benim kimseye zarım olmadığı gibi cümle âlem bilirki faydalı bir ağacım ben. Beni en çokta zeytin üreticileri tanır
Zeytin üreticilerine üzülüyorum. Bir zamanlar ailecek bana gelirler, kuruyan dallarımı köklerimi incitmeden temizler sonbahar bakımımı yaparlardı. Şimdi artık ailecek gelmiyorlar. Benden aldıkları ürünlerden elde ettikleri gelir geçimlerine yetmiyormuş. Zeytine ve zeytinyağına verilen destekler yetersizmiş. Giderek bana küsmeğe başladılar. Gelenlerde neredeyse tamamı yaşlı insanlar. Gençlerinde çoğu şehirlerde iş bulup yerleştikten sonra artık gelmiyorlar.
Şimdi zeytin üreticileri, zeytin ağacı dostları zeytinlik alanlarının madene açılmasına karşı tepkilerini arttırıyorlar. Hükümet geri adım atar mı? Onların tepkileriyle yaşam alanlarımın maden alanı haline getiren karardan geri dönülsün isterim.
İkinci isteğimde savaşlar çıkmasın. Çıkan savaşlar dursun. Savaşlardan yalnız insan değil, börtü böcek, kuşlar hayvanlar toprağın üzerinde yaşayan hepimiz kötü etkileniyor, ölümler yaşıyoruz…