Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destek sağlayacağı 30 yeni film belli oldu. Bu filmler arasında Ara Güler'in hayatının anlatıldığı senaryo da yer aldı. Yönetmenliğini Fatma Ela Alyamaç ile Aren Perdeci’nin yapacağı filme Doğuş Grubu'nun da destek olacağı öğrenildi. Güler'in hayatının anlatılacağı filmde Afrodisias'a yer verilip verilmeyeceği merak konusu oldu. Güler'in Afrodisias'a geliş hikayesinin film olması Ses Gazetesi'nde de sıklıkla dile getirilmişti.
ARA GÜLER O ANI ANLATMIŞTI
2007 yılında Afrodisias Festivalinin onur konuğu olarak ilçeye gelen Güler, bu öyküyü bizzat Karacasululara anlatmıştı. Hayattayken çeşitli televizyon programları ve belgesellerde Afrodisias'a nasıl geldiğini ve karşılaştığı manzaraları anlatan Güler, Afrodisias'ın önemine değinmişti. Çektiği fotoğraftara yazı yazması için uzman bir isim arayan Güler, Afrodisias kazılarının başlamasında ve devamında çok önemli yeri olan Kenan Erim'le tanışmasını da bu belgesellerde dile getirdi. Afrodisias'ın Efes kadar önemli olduğunu ifade eden Güler, "Efes neyse Afrodisias da onun gibi bir yerdir aşağı yukarı. Onun gibi büyük bir yerdir Afrodisias da" ifadelerini kullanmıştı. Soner Yalçın tarafından yayınlananan Oradaydım belgeselinde o günleri an be an anlatan Güler'in anlatımıyla o hikaye: "Devir 1958. Adnan Menderes hükümeti zamanları. Ben Hayat Mecmuasında çalışıyordum. Kağıt ihtiyacımız olduğu için hükümetin işlerini de haberleştiriyorduk. Adnan Menderes nereye giderse onu takip edip haberleştirmek de benim vazifelerimden biriydi. Yine Menderes bir açılışa gidecek.Kemer barajı diye bir baraj. Denizli ile Aydın Nazilli arasında, dağların arasında bir yerde. Bu barajın açılışına katılmam söylendi Yazı İşleri tarafından. İzmir'e gittim. Oradan Aydın'a geçtim. Valiliğe gittim durumu anlattım. Yardımcı oldular. Vali bir şoför ve belediyeden araba verdiler. Gittik. Işık biraz tersti. Güneşin batmasını bekledim. Epey yukarı tırmandım suyun net çıkması için. Şoför başladı benle kavga etmeye. 'Bu kadar süreceğini bilsem başka birini gönderirdik' filan falan diyor. Baya tartıştık. İşimi hallettim, geri dönüşe geçtik. Şoför 'ben' dedi 'kestirme yol biliyorum' dedi. Çıktık yola, baktım sürekli karşımıza kayalar çıkıyor. Yolu kaybetmişiz. Gece zifiri karanlık oldu. Gidiyoruz gidiyoruz aynı kayalık yerelere geliyoruz. Arada tartışıyoruz"
"TARİHİ SÜTUN BAŞLARINI MASA YAPMIŞ, PİŞPİRİK OYNUYORLARDI"
"Dedim evladım bu böyle olmaz. En yakın köyde durur, orada sabahlar, sonra yola çıkarız dedim. Bir köy bulduk. Tabi elektrik falan hak getire. Gaz lambasıyla falan duruyorlar. Baktım bir ışık var. Kahveye girdik. Adamlar oyun oynuyorlar. Gözümüz bir alıştı. Lüks lambasıyla aydınlanıyor kahve. Gözüm iyice alıştıktan sonra baktım. Kahvede masa yok. Masa yerine sütun başlarını koymuşlar masa yapmışlar üstünde domino oynuyorlar. Ötekisi beşik oynuyor, ötekisi pişpirik oynuyor. Yav tarihin içinde tarihi kullanarak oyun oynayan bir millet. Başladım resim çekmeye. Kahvenin tavanını da Romalıların böyle bir kolonu vardır o tutuyor. Ne biçim yerdir ulan burası nedir filan falan. Dedim burada bir şey var. Tarihi bir yere geldik biz."
"TARİHİ LAHİDİN İÇİNDE PEKMEZ YAPIYORLARDI"
"Sabah ben erken uyandım. Sokağa çıktım. Makinaları aldım. Sokakta mesela bir lahit görüyorum. Çamaşır yıkıyor kadın. Başka bir yerde lahidi delmişler ortasından. Şıra yapıyorlar. Başka bir yerde lahidin içinde pekmez yapıyorlar. Tarih ve bugün iç içe yaşamakta. Böyle acayip bir yer hayatımda görmedim. Harabe falan değil. Çok acayip bir yer. Tarihin içinde yaşayan bir şehir buldum. Taşların içinde baktım suratlar bana bakıyor. Aklıma röportajın başlığı geldi. Afrodisias Çığlığı. Taştan suratlar bana bakıyor ve beni buradan kurtar diye çığlık atıyor. Afrodisias çığlık çığlığa bağırıyor, beni buradan kurtar diye. Tarih kapatmış üstünü. Ben bir sürü resim çektim böyle ama renkli resim yok. Köylüler beni gezdirdi. Stadyum vs hepsini gezdik. Bütün bunları çektim. Çek çek bitmez. Koca yer"
"ÇALIŞTIĞIM DERGİ İLGİ GÖSTERMEDİ"
"İşimi bitirdim. İstanbul'a geldim. O zamanın basınında çok entelektüel insanlar yok. 'Böyle bir yer buluyorsun, anca taş çekersin' diye söyleniyorlar. Magazin haberi istiyorlar. Benle alay ettiler bunları çektim diye. Ben kızdım bunlara. Sabahattin Eyüboğlu'na gösterdim. Roma dönemi olduğunu söyledi. Başkalarına da gösterdim. Ama ben istiyorum ki biri yazı yazsın. Mecmua da çıksın. Bizim mecmuada iş yok. Bizim mecmua anlamıyor bu işten. İstiyor ki sinema artisti çekeyim. Bütün derdi o. Bu anlattığım hikayeyi metin olarak yazdım. İngilizceye çevirdi benim hanım. İngiltere'de bir dergiye gönderdim. 4-5 sayfa yayınlandı. Bir de kapak oldu. Sonra bizimkiler bunu görüp diyorlar. 'Elin oğlu gidip ne resimler çekmiş.' Enayi dedim bu fotoğraflar benim baksana. Yani gavur basınca bizimkiler farkına vardı.'
AMERİKA'DAKİ DERGİDEN GELEN TEKLİF
"Sonra Amerika'dan başka bir dergi bu röportajı basmak istediğini söyledi. Çok kaliteli ve ünlü isimlerin eserlerinin yer aldığı bir dergi. Böyle bir dergide fotoğraflarımın çıkacak olması harika birşey. Renkli fotoğraf lazım. Yine İzmir'e, İzmir'den Aydın'a gittim. Vali'ye gidip o tartışığım şoförü istedim yine. Şoför geldi, 'yine kaybol aynı yere gideceğiz' dedim. 'Abi' dedi, 'ben orayı buldum, yakınmış' dedi. Gittik. Yanıma bir de asistan almıştım. Şoföre dedim 3 gün sonra sen gel beni buradan al. Daha büyük filmlerle siyah beyaz ne varsa çektim. Çekecek delik dahi kalmadı. Çekmediğim hiçbir yer kalmadı"
KENAN ERİM'LE TANIŞIYOR
"Müzeler Umum Müdürüne gittim. Bu fotoğraflara yazı yazacak birini bulmasını söyledim. Üniversitede Roma üzerine çalışan birini önerdi. Adı Kenan Erim'di. Onunla birlikte Afrodisias'a tekrar gittim. Onunla gitmeden önce başka İngiltere, Fransa, Amerika dergileri için de gitmiştim. Sonra sayısız enstitü ve dergi için röportajlar yaptım. Kenan Erim aldı öğrencilerini Afrodisias'ta ders yapmaya götürdü. Bu da bir ilktir. Efes neyse Afrodisias da onun gibi bir yerdir aşağı yukarı. Onun gibi büyük bir yerdir Afrodisias da. Afrodisias heykel mektebinin kurulduğu bir yerdir. Roma'daki heykellerin hepsi Afrodisias'ta gidiyor. Babadağ'daki taşlardan yapılıyor. Burada heykel yapılıyor. Vapurda giderken tamamlanıyor. Roma'ya vardığı zaman heykel yerine konuyor."