ADA CAMPİNG’de bir hafta

Abone Ol

Söylediğim gibi geçen sene eylül ayında buraya gittiğimizde tüm bu olanaklar makul düzeyde yeterli ve burada tatil yapması keyifliydi. Tuvalet ve duşlar her an tertemizdi. Geçen yıl ki harika deneyimden sonra bu yıl temmuz ayında bir hafta burada kamp yapmaya karar verdikten sonra yaşadıklarıma gelecek olursak birçok hayal kırıklığı ve pişmanlığı beraberinde getrdi. Kampa girdiğimizde ilk göze çarpan şey ağaçların budanıp direk gibi bırakıldığıydı. Ağaç gölgesinde hamak keyfi yapmak için satın aldığımız hamak anında boşa düşmüştü. Çünkü gölgesi olan bir ağaç bulmak neredeyse imkansızdı. Gölgesi olanlar zaten doluydu. Allah’tan kendi gölgeliğimiz var diyerek gölgesi olmayan 4 ağaç arasında yerimizi seçtik ve çadırlarımızı kurduk. Ama bir aksilik vardı. Aydın’ın en sıcak günlerini yaşadığı bu günlerde denizin kıyısında, ağaçların gölgesinde bir esinti olur umudumuz vardı. Ama kampta yapılan hayati değişiklik bu hayalimizi de elimizden aldı gitti. Geçen yıl belli sıralarda düzenlenmiş çadırlar arasında koridorlar vardı. En arkadan bile baksanız denizi görebileceğiniz, ve denizden gelen esintinin ulaşabileceği koridorlardı bunlar. Ama kapitalist sistem rağbet gören Ada Camping’deki çadırları büyütme yoluna gitmiş. Bunu da anlayabilirim ama o çadırları boş bulduğun her alana dağınık ve düzensiz olarak dizmeyi, arka alanla denizin tüm bağlantısını koparmayı kim akıl ettiyse tebrik ediyorum kendisini. Altta kalanın canı çıksın anlayışı, parayı veren düdüğü çalar mantığıyla yapılan bu düzensiz çadır düzeni arka tarafı hava alamaz duruma getirmiş. Çünkü tüm sıcağa rağmen deniz kıyısına gittiğinizde esen bir rüzgar varken bu rüzgar öndeki çadırlardan arkaya geçemiyor. Uzun sürede orada kalacak ve uzun yoldan gelenler vantilatör alarak bu sorunu aşmayı başardı. Biz ise 2. Günde vantilatör almak, yada paramızın yanması pahasına buradan kaçmak arasında düşünmeye başladık.
Daha çok para kazanmak adına çadır alanından çadır tiyatrosuna döndürülen kamp alanında bizim bulunduğumuz bölümde herkes gündüzleri kaçacak yerler arıyordu. Bizde bu uygulamayı makul bulup, ikinci günden sonra çareyi Ada Camping’de geçirmemekte bulduk. Daha çok para kazanmanın yolu daha çok çadırdan geçiyor elbette, ama daha çok çadır daha çok insan demek. Daha çok insan demekse temizliğe daha fazla ihtiyaç demek. Kalabalık kamp alanında geçen yıl ki temizlik, günün belli saatlerinde yetersiz kalıyor. Görevliler bunun için canla başla çalışıyorlar bunu görebiliyorsunuz ama çadırları çoğaltmayı düşünen arkadaş, artan insan sayısıyla orantılı olarak görevli sayısını da çoğaltmak gerektiği ayrıntısını atlamış olmalı. Sonuç olarak biz gündüzleri kamp dışına kaçarak bu tatili erken bitirmek zorunda kaldık. Erken çıkış yaparsanız paranızın yarısını iade alabiliyorsunuz, ben yanacağıma param yansın diyerek kaçacak yer kalmayınca kamptan komple kaçmaya karar verdik ve bir gün önceden çıkış yaptık. Geçen yıldan beri sürekli övgüyle anlattığım Ada Camping’i anılarımızdaki tozlu sayfalara kaldırarak önümüzdeki sene yeni bir kamp alanı bulmak için araştırmalara şimdiden başladık. Burnumuzun dibindeki bu harika ortamı basit bir kaç hata yüzünden bu hale getiren yetkili arkadaşa saygılarımı sunuyorum. Eminim ki bu hatalar en kısa sürede düzeltilecek ve bu harika düşünülmüş ve uygulanmış Ada Camping alanı kamp severler için daha uygun fiziki şartlara kavuşturulacaktır. O zamana kadar kendimize yeni bir yuva bulmak zorunda kalacağız. Tavsiyelerinizi bekliyorum…