İlkokuldan mezun olduktan sonra ailesinin okutmadığı Nuray Üner(56) kendini yetiştirerek başarı merdivenlerini bir bir tırmandı ve moda tasarımcısı olup özel tasarım gelin üreten bir firma kurdu. İzmir'de 13-14 kişiye iş kapısı olan toptan ve özel siparişle satış yapan gelinlik firmasını kurup uluslararası söz sahibi olan bir düzeye getiren Üner, içinde hep ukte kalan okuma hayalini ilkokul mezuniyetinden yıllar sonra gerçeğe dönüştürdü.
43 yaşında ortaokulu 46 yaşında liseyi bitiren Üner, üniversite sınavına girip 55 yaşında Adnan Menderes Üniversitesi Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksekokulu Mimari Restorasyon Bölümüne birinci tercih olarak yerleşti. Mesleğindeki başarısı sayesinde çok sayıda öğrenciye usta öğreticilik yapan Nuray Üner bu kez okul sıralarında kendi tarihini yazıyor.
Geçtiğimiz yaz Ayasofya'da staj yapan ve metrelerce yüksekliğe çıkıp kendi deyimiyle hem tarihe dokunup hem tarihe iz bırakan Üner, şu an ikinci sınıfta eğitimini başarıyla sürdürüyor. Kendisini 'Hayali içinde kalmasın diye Karacasu'ya gelip öğrenci olan 56 yaşında bir kardelen' olarak tanımlayan Üner'in hayat hikayesini sizler için dinledik. İşte gençlerin çerçeveletip duvarlarına asmaları gereken anektodlarla dolu hayat hikayesinin kahramanı Nuray Üner kendisini sizler için anlatıyor:
KARACASU'NUN BİR KARDELENİ VAR
"Hayali içinde kalmasın diye Karacasu'ya gelip öğrenci olan 56 yaşında bir kardelenim ben. İzmir'de 38 yıldır gelinlik imalatçılığı ve tasarımcılığı yapıyorum. Toptan yapıyordum. Onu bıraktım. Özel sipariş tasarımlar yapıyorum ve kiralık verme uygulamasıyla bu faaliyetlerimi sürdürüyorum. Hep içimde bir ukteydi, Mimari Restorasyon okumak. Modalistim. Şimdi Restoratör olabilecek miyim ona bakıyorum.
TORUNLAR İLKOKUL 2'YE BABAANNE ÜNİVERSİTE 2'YE GEÇTİ
İlk tercihimdi Karacasu. İki oğlum var. Büyük oğlum 89'lu. Küçük oğlum 98'li. İkiz de torunlarım var. 7 yaşındalar. Onlar ilkokul 2'ye geçti. Babaanneleri de üniversite 2'ye geçti. Ben aslında ilkokul mezunuydum. Ortaokul ve liseyi dışarıdan tamamladım. Mimari Restorasyon okuyabilmek için yaptım bunları. Mimari Restorasyon Bölümünü okumak için her yıl sınava giriyordum. İzmir'de bir üniversite olacak diye hayal ediyordum. Sınavlara işim dolayısıyla çalışmadan girdiğim için İzmir'de çok fazla da bu bölümde seçenek yoktu. Anneme de yüzde 70 alzaymır teşhisi konulunca hayalimi artık ertelemeyeceğim dedim. Küçük oğlum Adnan Menderes Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. Adnan Menderes Üniversitesinde Felsefe Yüksek Lisansını yeni bitirdi. Ben de ilk sıraya Karacasu'yu yazdım. Kazandım. İşte böyle. Karacasu'nun 56 yaşında bir kardeleni var.
"AİLEME OKUTMADILAR DİYE SİTEMİM VAR AMA KIZGIN DEĞİLİM"
İlkokuldan sonra okumamam sebebiyle aileme her zaman sitem etmişimdir. Çünkü onlar bana hep 'sen okumak istemedin' dediler. İlkokula giderken bebeğime elbiseler dikerdim. Annem de bizlere birşeyler diktiği için ondan göre göre ben de bebeklerime birşeyler dikmeye başladım. El becerimi annemden, ticari becerimi babamdan almışım zaten. Birilerini suçlamak hep kolay gelmiştir. Aileme 'onları beni okutmadı' demek kolay. Ben de 'Sen okusaydın Nuray' diyorum. Dışarıdan okusaydın. Aileme 'sen okumak istemedin' dedikleri için sitemim var ama kızgın değilim. Kendim isteğim üzerine gidebilirdim. Sonra ölümler, evlilikler, doğumlar, hastalıklar, çocuklar, onları da eğitim hayatları derken öncelikler hep yer değiştirdi. Ortaokul ve liseye başlamam gecikti. Ondan sonra dedim ki, 'Birilerini suçlamak çok kolay, sen ne yaptın? Git kendini kaydettir.' Öyle karar verdim ve ortaokula kayıt oldum. 1978'de ilkokuldan, 2012'de ortaokuldan, 2015'te liseden mezun oldum ve 2023'te üniversiteye kayıt yaptırdım. Bu yüzden burası benim için çok kıymetli.
"HAYATTA ZOR VARDIR, İMKANSIZ VAKİT ALIR"
İlkokuldaki Ali Fuat Cebesoy'dan sonraki benim okulum Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksekokulu. Ortaokulu ve liseyi dışarıdan okudum. Kendi mesleğimde usta öğreticiyim. Kendimce sosyal sorumluluk projelerine imza atıp eğitimler de verdim. Kendi iş alanımla alakalı gerekli belgelere de sahibim ama hepsi bir tarafa. Burada olmak bu havayı solumak, üniversite havasını koklamak, istediğim bölümü okumak adına yaptığım en güzel eylemdir, Karacasu Memnune İnci Meslek Yüksekokulunda olmak. Benim için çok kıymetli. Okuldaki öğrencilere de söylüyorum kendi çocuklarıma da söylüyorum. Hayalimden hiç vazgeçmedim. Yaş rakamsal bir şey. İnsan istedikten sonra her şeyi yapabilir. Ben 'rağmenlerle' okuyorum. Anneme 3 sene önce yüzde 70 alzaymır teşhisi konuldu. Bugün gitsem yüzde 80-90'ı bulur. Kasım'da pıhtı attıktan sonra yürümeyi unuttu, 3 hafta yoğun bakımda elleri kolları bağlı yattığı için. Çocuklara da 'Bir elim yağda bir elim balda okumuyorum. Ailem bana para gönderiyor da ben okumuyorum. Benim küçük de olsa bir işletme sorumluluğum var. Hep para kazanmak zorundayım. Hem de henüz daha ekmeğini eline almamış, yüksek lisansı yeni bitirmiş bir çocuğum var. Onun sorumluluğu var. Yüzde 70 engelli annem var. Bunlara rağmen demekki insanın istedikten sonra yapamayacağı birşey yok' diyorum. Siz sadece derslerine çalışıp sınavlara gireceksiniz, ailenizin gurur kaynağı olacaksınız. Her zaman söylerim. Hayatta zor vardır, imkansız vakit alır.
56 YAŞINDA AYASOFYA MİNARESİNDE RESTORASYON YAPTI
Geçen sene yıl sonunda hocamız, 'Bu yıldan stajınızı yaparsanız, önümüzdeki yıl mezun olursunuz' dedi. Ben de kafaya koymuştum. 'Madem 56 yaşında hayalini kurduğum bölümü okuyorum. Ayasofya gibi bir yerde staj yaparak bunu taçlandırayım' dedim. Profesör Zeynep Ahunbay hocanın danışmanına mesaj attım. Mesajı görünceye kadar tabi atmaya devam ettim. Mesajı olumlu karşılık buldu. Boğa burcuyum kafama koyduğunu yaparım. Bu yaz stajımı 30 iş günü Ayasofya'da yaptım.
Dış raspasından tutun içeride bütünleme, kalem işi tamamlama boyalarına kadar her şeyi yaptım. Minare tepesine de çıktım. Restorasyonda ağırlık İkinci Beyazıt minaresine veriliyordu. Dokunmadığım hiçbir tuğlası kalmamıştır diye düşünüyorum. Elimde çekiçle çivi raspasını dahi yaptım. Çok güzel çok verimli geçti.
YENİ HEDEFLER
Daha hayallerim var. Dikey Geçiş Sınavına gireceğim. Kültürel Miras, Arkeoloji ya da Mimarlık olabilir. Allah'ın izniyle annemin sağlığı da önemli tabi elbette ama hayalim dört yılı tamamlamak.
HEVES KIRMAYA HEVESLİ OKUL MÜDÜRÜ
Yaşadığımız yerdeki ortaokula gidip kayıt oluyorduk o zamanlar. O zaman İzmir'de gittiğim okulun müdürü, 'Bir heves gelip kayıt yaptırıyorlar ama sonra zor geliyor. Siz de bir heves geldiniz ama siz de dediğimiz yere geleceksiniz' demişti o gün. Ben de ona, 'Bir eğitimciye bu sözleri yakıştıramadım. İnsan kafasına koyduğu her şeyi yapar. Okumanın yaşı yoktur' demiştim. Umarım o da bu haberi bir yerlerinden okur. Okumayı bırakmamak değil ben hiçbir zaman kendimi geliştirmeyi bırakmadım. İşimle alakalı da öyleydi. İhracatçılar birliğinde hiçbir semineri kaçırmadım. Gelişmeye ve öğrenmeye çok açığım.
OKUMASA DA KENDİNİ HEP GELİŞTİRDİ
Bebeğime elbiseler dikerdim. Elim çok yatkındı. Benim bir küçüğüm orta bir ve orta ikiye iki kere gitti. Ortaokulda tasdikname ile okuldan uzaklaştırılıyordu. Meslek Lisesi Sınavlarına girerek Elektrik Bölümüne kaydoldu. Ben ilkokulda oldukça başarılıymışım ama okula devam ettirilmedim. Birilerini suçlamak en kolayı. Ondan sonra Dikiş Nakış kursuna gittim, Kuran Kursuna gittim. Kızılay Sağlık Gönüllüsüyüm. Bütün yakınlarımın iğnelerini ben yapmışımdır. Dikiş kursunu bitirdikten sonra çalışmaya gömlekçide çalışmaya başladım. Orada çalışırken bir arkadaşımla kendi gelinliğimizi dikelim diye gelinliğe geçtik. Nazillili Müşerref Abla vardı. Kesimimi çok beğenirdi. Kesime aldı beni. Sonra girdiğim firmalarda kesimde kendimi geliştirdim. Moda sektöründe kaldım hep. Sonra da kendi işletmemi açtım. 36-38 yıldır da kendi firmam var. Naçizane toptan imalat yapıyordum. Şimdi onu bir tık daha küçülttüm. Yoksa hayat kaçıyor. Hayaller kalıyor. O yüzden işimi küçülttüm kendime de daha çok vakit ayırmaya başladım. Aynı zamanda annemle de ilgilenmek zorundayım. Öyle ikisini birden yürütüyorum şimdi.
YURTDIŞINA GELİNLİK TASARLAYIP SATTI
Gelinlik, nişanlık, abiye... Kalıbım da tasarımlar da kendime ait. Şu an 4 kişi çalışıyor ama küçülmeden önce 13-14 kişinin çalıştığı zamanlar oldu. O zaman ihracat da yapıyorduk. Almanya, İngiltere, İsviçre'ye ihracat yaptım. İhracatçılar Birliğinde hangi ülkede ne açık var gibi seminerler olurdu. O eğitimlere de hep katıldım. İzmir Fuarının yanı sıra yurtdışı fuarlara katıldım. Alsancak açılışıma Tuğba Özay'ı getirmiştim. Atölyem Çankaya'daydı. Alsancak'a showroom açmıştım. Tenis kulübünde, İzmir Fuarında defileler yaptım. Ünlü mankenlerle çalıştım.
İngiltere ihracatım çok ilginçtir. O zaman daha henüz ilkokul mezunuydum. Almanya'ya ihracat yaptığım için İhracatçılar Birliğine de üye olmak gerekiyor. Orada firmalara A4 kağıdına yazılı mektuplar gelir. Yine bir gün bir mektup geldi. Hala saklarım. İngiltere'nin Rotterdam kentinde Linda Hatson isminde bir bayan İzmir'de yerlesik bir gelinlikcı firmasıyla çalışmak istiyor diye. Ben de oturdum kendiki tanıtan bir yazı yazdım. İngilizcesi kuvvetli bir arkadaşım vardı. Ona tercüme ettirdim. Bu yazından sonra o kadınla irtibat kurdum ve 2-3 yıl çok güzel iş yaptık. İlk İngiltere ihracatım böyle başladım.
İZMİR'DEKİ İŞ HAYATI
Kolumdaki 4 bilezikti sermayem. İlk atölyemi Kameraltında kurdum sonra Çankaya'ya geçtim. Orası iki odalı bir yerdi. Yan tarafa geçiş yapan holü vardı. Daha sonra yan taraf boşaldı. Aynı kişiye aitti. Orayı da tuttum ve showroom haline getirdim. Atölye ve showroom bu şekilde yan yanaydı. Daha sonra Çankaya'da daha büyük bir atölye tuttum. Oranın dekorunu, her şeyini kendi ellerimle yaptım. Daha sonra Alsancak'ı tuttum. Alsancak'ta Gündoğdu'daydı showroom'um. Gelen herkes buraya iç mimar mı girdi diyordu. O zamanlarda da içeride kaynayan bir volkan varmış mimari restorasyona karşı. Ben her şeyi ustalara tarif ederek yaptırdım. Nişlerine varana kadar kendi ellerimle çizdim. Sonra ülkenin içinde bulunduğu şartlardan dolayı toptan üretim sıkıntı olmaya başladı. Küçülttüm. Şu an sadece kişiye özel siparişle satış ve kiralama hizmeti veriyorum.
DOĞUŞTAN MODACI
Modaya ilgim doğuştan geliyor. Yetenek de doğuştan. Alaylıyım diyorum o yüzden. Moda tasarım okumadım ama moda tasarım öğrencilerine eğitim verdim. Kendi alanımla ilgili bütün belge ve eğitimlere sahibim. İmalatçı olduğum için giyim bölümlerinden meslek lisesi öğrencileri geliyordu. Moda tasarımı ve teksil bölümlerinden hep stajyerlerim oldu. Gelen çocuklar düğme dikmeyi bile bilmiyorlardı. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında onlara eğitim vermeye bu şekilde başladım. Teoriyi okullarda alıyorlar ama sahaya çıktıklarında hiçbir şey olmadan geliyorlar. Ben de bildiklerimi mezara götürmeyeceğim dedim. Bilginin de zekâtının öğretmek olduğuna inananlardanım. Hem kendi sektörüme donanımlı bireylerden oluşan istihdam kazandırmak hem de birilerinin elinden tutabilmek adına bu konuda adım attım. İlk önce İzmir Büyükşehir Belediyesine bir yazı yazdım. Bu öneriden dolayı çok mutlu oldular. İki yıl üst üste Gaziemir'de eğitim verdim. Sonra Menemen Kız Meslek Lisesinde eğitim verdim.
Öğrencilerimden kimisi kendi işini yapıyor kimisi güzel bir firmada çalışıyor, kimisi kendi evinde aile ekonomisine katkıda bulunuyor.
Çok güzel defileler, çok güzel sergiler yaptık.
MİMARİ RESTORAN SEVGİSİ İÇİNE NASIL DÜŞTÜ?
Tarihi yaşanmışlıklar beni çok etkiler. Kızlar Ağası Hanı vardır, İzmir'de. Çarşıda ne işim olursa olsun oraya giderim. O taşlarına demir kapısına dokunmadan o havayı teneffüs etmeden ayrılmam. Yaşanmışlıklar beni çok etkiler. Hangi şehre gidersem gideyim tarihi yerlerini gezerim. Bu bölüm bildiğim kadarıyla çok eski bir bölüm değil. Bu bölümü duyduğum günden beri bu bölümün tam bana göre olduğunu hissettim. Hem tarihe dokunmak hem de tarihe parmak izi bırakmak demek Mimari Restorasyon benim için. Dokunmak ve aslını bozmadan onarıp gelecek kuşaklara aktarmak demek. Ayasofya'ya staj başvurusu yaparken de böyle yazmıştım. Tarihe olan merakımdan dolayı bu bölüme bu kadar ilgi duydum diyebilirim. Yaşar Üniversitesinde bir arkadaşım var. O söylemişti bana. 'Böyle bir bölüm açıldı, tam sana göre' demişti. O zaman bu bölümü kafama kaydetmiştim. 35 yaş üstü kadınlara açılan özel kontenjandan yaralandım. Bunun için de devletime teşekkür ediyorum. Diğer çocukların hakkı olan kontenjana müdahale etmemiş oldum. Bu da benim için bir memnuniyet verici oldu.
BU YAŞTAN SONRA OKUYUP DA NE YAPACAKSIN DİYENLERE CEVABI
Bu yaştan sonra okuyup da ne yapacaksın diyenlere öncelikle öğrenmenin ve okumanın yaşı yok demek istiyorum. Ben kendimi geliştirmeyi çok seven bir insanım. Çok kızdırdıkları zaman, 'Valla ben bir Mimar Sinan değilim ama Mimar Sinan da ustalık eserini 86 yaşında yapmış. Benim yaşım 56. Daha 30 yıl var önümde. Çok güzel şeylere imza atabilirim' diyorum. Bir de sahadayım ben. Perdenin arkasından kimsenin hayatını yaşamıyorum. Bir hocam bana siz de kendi tarihini yazıyorsunuz Nuray hanım demişti. Evet ben de kendi tarihimi yazıyorum. Güzel işlere imza attım. Hiç boş yaşamadım. Hem firmamı tanıttım hem ülkemi temsil ettim yurtdışında. Restoratör olarak ne işler yapacağım onu çok merak ediyorum. Kendimi kalem işi yaparken o merdivenin tepesinde görüyorum. Ama bu Ayasofya mı olur, İzmir de bir yer mi olur, Aydın'da bir yer mi olur. Neresi olduğunu bilmiyorum ama fırça elimde kendimi orada görüyorum. Şu an net bilmiyorum ama gidebileceğim kadar gideceğim.
"OKULDAKİ DERSLERİMLE AŞK YAŞIYORUM"
Sadece kendimi geliştirmek yeni şeyler öğrenmek için okumadım. Mesleğe de dönüştürmek hedefiyle bu yola çıktım. O derece seviyorum bölümümü. İlk başta buraya gelirken hayalimi gerçekleştirmekti ama okula kayıt olduktan sonra derslerimle aşk yaşamaya başladım. Aşk sadece karşı cinse duyulan bir duygu değildir. Ben Karacasu'yla da aşk yaşıyorum. Buraya bir gelişim var, çocuklarım, 'annemin psikolojisi değişiyor Karacasu'ya giderken diyorlar. Karacasu'yu da çok seviyorum, okulumu da çok seviyorum. Bölümüme de aşığım. Bütün dersler bir insanın ruhunu bu kadar tamamlayabilir. Geldiğim zaman da dedim hocalarıma. Beni bir puzzle gibi düşünün, eksik olduğunda tabloyu tamamlayamazsınız. Ben gerçekten eksik parçalarımı tamamlıyorum mimari restorasyon sayesinde. Bu kadar aşkla yapıyorum, yaptığım şeyleri. O kadar keyif alarak yapıyorum, o kadar keyif alarak okuyorum. Çok güzel bir bölüm herkese de tavsiye ederim. Tabi istemekten geçiyor. Ben okumak olmak için buraya gelmedim. Ben Mimari Restorasyon okumak için buraya geldim. Yoksa bugüne kadar girdiğim sınavlarda illaki bir yerleri tutturuyordum, Mimari restorasyonu da tutturuyordum ama işimden kaynaklı İzmir dışına çıkamadığım için bir süre beklemek zorunda kaldım. Bir de hiç çalışmadan girdim her zaman sınavlara. Kendi bilgilerimle.
OKUL ARKADAŞLARI KENDİLERİNİ ŞANSLI GÖRÜYOR
Çocuklar kendileri benim gibi bir okul arkadaşı oldukları için şanslı olduklarını söylüyorlar. Hocalarımız da aynısını söylüyor. Çocuklar bazen sendeki enerjinin yarısı bizde olsa neler neler yapacağız diyorlar.
Kimisi Karacasu'ya deniz kenarı zannederek gelmiş kimisi merkezde zannediyormuş. Ben Karacasu'nun nerede olduğunu bilerek bölümümü isteyerek geldim. Öğrenci arkadaşlarım çocuklarımdan da küçük. Onlarla çok iyi bir diyalogumuz var. Okulda derslerin yanı sıra projelere imza atıyoruz. 'Karacasu Geleneksel Yapılarında Bileşenler ve Dayanıklılık isimli projemizin TÜBİTAK'tan onay almasıyla Karacasu'ya olan sevdam da tescillenmiş oldu. Bu gururu ve onuru yaşamamda başta Okul Müdürümüz Mehmet Taşdelen Danışman Hocam Mdr. Yrd. Ögr. Üyesi Esra Aksoy Çelik olmak üzere üzerimde emeği olan tüm akademisyen hocalarımın her birine ayrı ayrı teşekkür ederim. Bu gurur hepimizin.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza yaptığım tabloyu takdim etme şansı elde ettim. Bu da unutulmaz bir anıydı.
"KARACASU'YU ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM"
Karacasu'nun bende ayrı bir yeri var. İlk olarak 20 yıl önce bir araba vizesi macerasıyla yolum düşmüştü. O zamanki gelişim çok kısa sürmüştü ama çok güzel izlenimlerle ayrılmıştım. Şimdi de aşkla sevdiğim bölümümü burada okuyorum. Çok seviyorum Karacasu'yu. Çok sakin bir yer. Ben buranın adını yavru vatan Karacasu koydum. Çok bakir kalmış bir yer. Evet mümkünse gelişmesin her yer. Böyle doğal kalsın. Tarihi yapıları yıkıp betonarme dikiyorlar ya. Yani burası bir Şirince gibi olabilir.
İYİ Kİ MİMARİ RESTORASYON İYİ Kİ KARACASU
Çok güzel anlar ve anılar biriktirdiğim okul maceramda bana rehberlik etmiş hocalarıma ve Karacasuda tanıdığım tüm güzel yüreklere teşekkürü bir borç bilirim.. Karacasu benim yavruvatanım dediğim güzellikleri yaşatan bir mabet oldu. İyi ki Mimari Restorasyon. İyi ki Karacasu. İyi ki Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Karacasu Memnune inci Meslek Yüksek Okulu...